
Erdem Ateş
EPSDER Yönetim Kurulu Başkanı
TS 825- Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı’nın yürürlükten kalkan 2000 versiyonu TSE 825:2000, ruhsat aşamasında binaların enerji verimliliği yönünden performansının değerlendirildiği bir standarttı. TS 825 standardının bu eski versiyonuna göre, binaların sadece metrekare başına ne kadarlık bir ısıtma enerjisine ihtiyaç duyduklarını hesaplanıyor ve bu ihtiyaca göre bina duvarının ve yalıtım katmanlarının kalınlığının ne olacağı tasarımcı tarafından belirleniyordu. Ancak, ülkemizde dört mevsimi yaşıyoruz. Hem sıcak hem soğuk hem çok soğuk hem ılıman bölgelerimiz var. Fakat eski TSE 825 Standardı, sadece binayı ısıtma ihtiyacı açısından ele alıyor, iklim bölgesi sıcak da olsa soğuk da olsa, ısıtma enerjisi ihtiyacı üzerinden binalara bir enerji sınırlaması getiriyordu. Bu durum sıcak iklim bölgelerindeki binaların ısıtma enerjisi ihtiyacı az olduğundan, bu bölgelerdeki binaların yalıtıma ihtiyacı olmadığı sonucunu doğruyordu. Halbuki, sıcak bölgelerimizdeki binalarda artık çok yoğun bir soğutma enerjisi sarf ediliyor. Soğutmada genellikle kullanılan elektriğin, ısıtmada yaygın olarak kullanılan doğalgazla arasında ciddi bir fiyat farkı bulunuyor. Ayrıca, bir ortamı 1°C soğutmak için harcanan enerji, 1°C ısıtmak için harcanan enerji miktarından daha fazladır. Enerji Kimlik Belgesi ve Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği (BEP-TR) ısıtma ve soğutmayı dikkate alan binalarda bütünleşik bir tasarım felsefesini uygularken TS 825’in eski hali, sadece ısıtma tarafını dikkate alan bir standart olarak yürürlükteydi. Standardın 2024 versiyonu olan TS 825:2024 revizyonunda soğutma ihtiyacının hesaplanmasına yönelik ilaveler yapılmış, ülkemizin soğuk bölgelerinde ısıtma ihtiyacına, sıcak bölgelerinde ise soğutma ihtiyacına göre tasarım yapılmasına imkân sağlanmıştır.
Standartta yapılan değişikliklerin neticesinde hem ısıtma hem de soğutmayı ele alacak yeni metodolojiye göre yeni enerji limitleri, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeniden tayin edilerek 70-90 kWh/m2 olacak şekilde yürürlüğe sokulmuştur. Birçok gelişmiş ülkede binalar, birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30-50 kWh/m2 olacak şekilde yalıtımlı olarak inşa ediliyor. Türkiye’de ise eski standarda göre birim metrekarede yıllık 120-150 kWh/m2 seviyesinde enerji harcayan binalar inşaa edilmekteydi. Standardın revizyonu ile bu anlamda ciddi bir iyileştirme sağlandı. Fakat, gayri safi milli hasılası bizden çok daha yüksek olan gelişmiş ülkelerdeki 30-50 kWh/m2 arasındaki rakamlara göre, standardın bu yeni halinin bile yine yetersiz kaldığı anlaşılıyor.
Standardın yeni versiyonunda, binalarda tüketilmesine izin verilen enerji limitlerinin yanında U değerlerinde, yani binaların dış yapı elemanlarının, yani döşeme, duvar, çatı, kapı pencere doğrama olarak tabir edilen yapı elemanlarının ısıl geçirgenliğini gösteren bir birim değerlerinde de bir iyileşme yapıldı. Artık, standardın eski versiyonunda olduğu gibi sadece enerji limitlerine uyulması mecburi değil, yeni mevzuatta hem enerji limitlerine hem de tavsiye edilen U değerlerine uyulmak zorunda. yapı kullanma izin aşamasında yapı elemanlarının U değerlerine bakılıyor. Söz konusu iyileştirmelerle birlikte 2008’deki düzenlemelerden %25 daha verimli binaların yolu açıldı. Tabii ki bu oran, yeni inşaa edilecek binalar için geçerli bir oran ve standart mevcut yapıları zorunlu olarak tam kapsamadığı için mevcut yapı stokunda düzenleme yetersiz kalıyor.
Standardın eski halinde dört olan iklim bölgesi sayısı, standardın yeni versiyonunda altıya çıkarıldı. Her ilin, hatta aynı ilin farklı ilçelerinin ne kadar ısı derece gün ne kadar soğutma derece gün oldukları tespit edildi ve gruplandı. Eski TS 825, ısıtma odaklı çalıştığı için eski belirlenen bölgeler en düşük sıcaklıklara göre belirlenmişti. Yeni TS 825’te kışlar soğuk, baharlar ılık, yazlar sıcak. En düşük değere göre ısıtmaya odaklanıldığı için en düşük sıcaklığa göre çalışan bir iklim verisi kullanılıyordu. Yeni TS825’te ise sıcak iklim bölgelerinde yazın 34 Ö¯C’ye göre ve soğuk iklim bölgelerinde kışın eski versiyondaki gibi -5 Ö¯C değil, -15°C’ye göre hesap yapılıyor.
Bir diğer önemli fark ise, bir önceki düzenlemede, binanın fonksiyonu, yani kullanım amacı ne olursa olsun, binalar için genel geçer sadece bir enerji limiti vardı. Bina okul da olsa, alışveriş merkezi de olsa veya konut da olsa, ofis binası da olsa standart tarafından enerji limitleri açısından aynı şekilde değerlendiriliyordu. Yeni standarda göre, binaların enerji limitleri, kullanım amaçlarına göre ayrı ayrı belirlenmiş oldu.
TS825:2024 standardı, ısıl direnci yüksek, daha kalın ve daha nitelikli ısı yalıtım malzemeleri ile yalıtılmış, daha yüksek enerji verimliliğine sahip binaların tasarlanmasını ve inşaa edilmesini zorunlu kılıyor. Mesela artık 3-4 cm’lik malzemeler değil de ortalama 10-15 cm kalınlığındaki yalıtım ürünlerinin kullanılması zorunlu olacak. Isı yalıtım malzemelerinin enerji verimliliğine etkisi çok fazla olsa da ısıl direnci daha yüksek olan, daha kalın ve veya daha iyi ısı iletkenlik değerine sahip ısı yalıtım malzemesinin tercih edilmesinin toplam bina ve uygulama maliyetine olan etkisi oldukça azdır. Isı yalıtım uygulaması maliyetleri, yalıtım malzemesinin maliyetinin dışında, yalıtım kalınlığından bağımsız olarak yapıştırıcı, sıva, dübel, file, profil ve bunun gibi yardımcı malzeme maliyetleri, boya, dış cephe kaplaması, alçı levha gibi iç yüzey kaplamaları, şap gibi tamamlayıcı malzeme maliyetleri ve iskele ile işçilik maliyetlerinden oluşur. Tüm bu maliyetlerin içerisinde ısı yalıtım malzemesinin performansının veya kalınlığının iyileştirilmesinden oluşacak ilave maliyet, oldukça düşüktür. Isıl direnci daha yüksek olan, daha kalın ve veya daha iyi ısı iletkenlik yerine sahip ısı yalıtım malzemelerinin kullanımı, ilk yatırım maliyetlerini belirli bir seviyede arttırıyormuş gibi gözükse de binanın enerji ihtiyacının azalmasına bağlı daha küçük kapasiteli kazan, klima, kombi gibi iklimlendirme cihazları ile daha düşük kapasiteli radyatör, sirkülasyon pompası, genleşme tankı gibi tesisat elemanlarının binaya yeterli olması, mekanik tesisatın ilk yatırım maliyetlerinde tasarruf sağlamaktadır. İlk yatırım maliyetlerinden elde edilen tasarruf ile yalıtım malzemelerinden kaynaklanan ilave maliyet artışı fazlası ile karşılanmaktadır.
Yeni TS 825 de eskisi gibi yeni yapılacak binalar için geçerli olduğu için, yeni yapılacak binaların yanından sayısı oldukça fazla olan on milyonluk mevcut yapı stokunun da enerji verimli hale getirilmesi gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde bu anlamda çalışmalar yürütülüyor ve mevcut binalar, mevcut yalıtımların kalınlaştırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı gibi yöntemlerle iyileştiriliyor. Özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binalarımız hem yapı güvenliği hem de enerji verimliliği açısından sorunlu binalar olarak karşımıza çıkıyorlar. Bunların çoğunun kentsel dönüşüme girmesi gerekiyor. 2000-2011 arası yapılan binalar ise, yapı güvenliği açısından değil de daha çok enerji verimliliği açısından iyileştirilmesi gereken binalar olarak değerlendirilmektedir. Bu binaların enerji verimli hale getirilmesi için finansal teşvik mekanizmaları şarttır. Ödenecek fatura bedelleri karşılığı vatandaşlarımıza sağlanacak kredilerle sürdürülebilir finansal çözümlerin yaygınlaştırılması lazım. Enerji verimliliği, enerjide dışa bağımlı ve sürekli nüfusu ve enerji talebi artan ülkemiz için oldukça önemlidir. Enerjinin %70’ini yurtdışından temin ediyoruz, enerjinin %32,3’ünü binalarda tüketiyoruz. Bunun da yaklaşık %70-80’ini binalarda ısıtması ve soğutma amacıyla kullanıyoruz. Bu enerji ithalatını azaltmak binalarda yapılacak yalıtım uygulamaları ile gerçekleştirilebiliyor. Harcanan o kadar enerjiye rağmen vatandaş, bir de sağlıklı ve konforlu ısınmama derdi yaşıyor. Yalıtımsız duvarlar, sızdıran çatılar dolayısıyla maalesef konfor koşulları da çok düşük. Yani hem ciddi para ödeniyor hem de konforsuz koşullarda yaşanıyor. Bu standart, bu tür problemleri de oldukça azaltacak.
Standart, mevcut binaları da kapsayacak şekilde genişletilmeli; U değerleri ve enerji limitleri revize edilmeli; ısı yalıtım malzemesi kalınlıkları ve performansları artırılmalı; vatandaşa yönelik finansal teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir. Bunlar bugünlerde gelişmiş ülkelerin uyguladığı olduğu unsurlardır. Bu söz konusu unsurlara ihtiyacımız var. Ama, kısa vadede öncelikle yeni yürürlüğe giren TS 825:2024-Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı gerekliliklerini uygulamak, binaları bu standarda göre tasarlamak ve bu tasarımlara uygun şekilde inşaa etmek ve bu uygulamaları denetlemek gerekiyor.