EPSA Yalıtım, Ambalaj ve Yapı Kimyasalları Yönetim Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir

EPSA Yalıtım, Ambalaj ve Yapı Kimyasalları Yönetim Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir

7 Aralık 2012 | SÖYLEŞİ
105. Sayı (Aralık 2012)

EPSA Yalıtım, Ambalaj ve Yapı Kimyasalları Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Nurcan Özdemir, yalıtım sektöründe en ilgi çekici baÅŸarı öykülerinden birisine sahip... Özdemir’in 1973 yılında Ardahan’ın Ardıçdere Köyü’nde zor ÅŸartlar altında baÅŸlayan yolculuÄŸunun ilk durağı bir tekstil fabrikası olmuÅŸ. Fabrikada işçi olarak hayata atılan Özdemir’in yalıtım sektörüyle yolu, Bursa’da 1992 yılında sekreter olarak girdiÄŸi bir havalandırma ve yalıtım firmasında kesiÅŸmiÅŸ. İş zekası ve çalışkanlığı sayesinde bu firmada altı yıl içinde Satış ve Pazarlama müdürlüğüne kadar yükselen Nurcan Özdemir, ardından eÅŸiyle birlikte 1999 yılında Bursa’nın çıkmaz bir sokağında İZONUR ismiyle yalıtım uygulamaları ve malzeme satışı yapılan 35 metrekarelik bir dükkan açmış... 2007’de EPSA Yalıtım ve Ambalaj ÅŸirketi ile üretime geçen ve EPS ısı yalıtım levhalarının üretimine baÅŸlayan Özdemir’in, 2011 yılına gelindiÄŸinde ise ikinci yatırımı yine yalıtım üzerine olmuÅŸ ve modern
“1973 yılında Ardahan’ın Ardıçdere köyünde doğdum. İlkokulu köyde, ortaokulu Ardahan’ın yatılı bölge okulunda okudum. Ardahan’da hayat çok zordu. Elektrikle 11 yaşımda tanıştım. Suyu ise köyün çeşmesinden doldurup eve taşırdık. Kırık dökük, yardıma muhtaç bir okulumuz vardı. Tezek ve odun getirmeyen sınıfa alınmazdı. Ailem çiftçilikle uğraşırdı. Yaz mevsimlerinde arpa ve buğday yetiştirir, hayvancılık da yapardık. Yılın iki ayı, hayvanlarımızın beslenmesi için yaylada kalırdık. Köy hayatı güzel olmasına rağmen zor şartlar altında yaşamımızı sürdürüyorduk. Evin üçüncü büyük çocuğuydum ve yedi kardeştik. Açıkgözlü ve uyanık bir çocuktum ama paylaşımcıydım. Babam ayda bir Ardahan merkeze iner, erzak getirirdi. Biz de otobüsün yolunu beklerdik. Babam otobüsten inince o bile farkında olmadan poşetinden elmayı alırdım almasına ama tek başıma yiyemezdim; hemen kardeşlerime gösterirdim. Onlar da bir yandan ne ara elmayı aldığımı merak edip dururlardı; bir yandan da eve gidene kadar birlikte tek bir elmayı bölüşmenin tadını çıkarırdık. Güzel günlerdi...”



Kamyonun arkasında Bursa’ya geldik

Bir abim Bursa’da teyzemin yanında kalıyordu. Annem ve babam, kardeşlerimin eğitimini düşünerek 1989 yılında Bursa’ya taşınma kararı aldılar. Ailecek bir kamyonun arkasına doluşarak Bursa’ya geldik. Burada lise 1’e başladım. Fakat Bursa, Ardahan gibi değildi. Daha gelişmiş bir kent olmasına rağmen maddi açıdan bizim için hayat şartları burada da hiç kolay olmuyordu. Küçük kardeşlerimin eğitimlerine devam edebilmeleri için fedakârlık yapmam ve çalışmam şarttı...”

Üniversite... Neden olmasın?..
“Köyde öğretmenlere çok değer verildiğinden ben de hep öğretmenliğe veya hemşireliğe özeniyordum. Bursa’ya geleceğimiz hiç aklıma gelmezdi. Okumak çok istiyordum. Çok da çalışkan bir öğrenciydim. Ders çalışmayı o kadar çok seviyordum ki kardeşlerimin ödevlerini bile ben yapardım. Odanın köşesinde yaktığım odun ateşinin altında ders çalışırdım. Elektrik yoktu. Gaz lambası bile pahalı olduğundan bizim için o da bir lükstü ve kısıtlı kullanmak zorundaydık. Okulu bırakmak beni çok üzmüştü ama pes etmedim. Şu anda akşam lisesine devam ediyorum ve diplomamı almak üzereyim. Üniversite derseniz, neden olmasın?..”

Bölge müdürlükleri bile teklif edildi
“İlk işim bir tekstil fabrikasındaydı. Fabrikada bir yıl işçi olarak çalıştım. Sonrasında, köyden bir tanıdığımızın aracılığıyla bir avukatın yanında sekreterlik yapmaya başladım. O dönemde havalandırma ve yalıtım firması olan müvekkillerimizden birisi bana iyi bir maaşla yanında çalışmayı teklif etti. Böylece 1992 yılında yalıtım sektörüne girmiş oldum. Yalıtım sektörünün de kendini yeni yeni göstermeye başladığı bir yıldı. Büyük bir merak duyarak işimi yapıyordum. Bayiliğini yaptığımız firmalar hem kendi hem de yurtdışından ithal ettikleri ürünleri getirerek sunumlar yapıyorlardı. Bu sunumları can kulağıyla dinliyordum. Zamanla, yalıtım malzemelerine ve uygulama aşamalarına aşina olmuştum. Sekreterlikten satış ve pazarlamaya geçtim. Daha sonra ben de müşterilerimize ürünleri anlatmaya başladım. Yalıtım sektörü de gelişiyordu. İşimi de çok iyi yapıyordum. Firmalar, önceleri birer birer bıraktıkları ürünlerini zaman geçtikçe önce koliyle, sonrasında da kamyon kamyon bırakmaya başlamışlardı. 1992 yılında sekreter olarak girdiğim bu firmada altı sene içinde Satış ve Pazarlama Müdürü olmuştum. Bazı büyük firmalar bana Bölge Müdürlüklerini teklif etmeye başlamışlardı...”

35 metrekarelik bir dükkan: İzonur
“1998 yılında işten ayrıldım ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren eşim Özden Özdemir ile evlendim. Tekstil sektörü krizin içindeydi. Altı senedir yalıtım sektöründe çalıştığımdan sektörün potansiyelini iyi analiz edebiliyordum. Çok olumlu bir gidişat vardı ve daha fazla büyüyeceğine inanıyordum. Eşim de benimle aynı fikirdeydi. O da tekstil sektöründen ayrılıp yalıtım sektöründe iş yapmaya gönüllüydü. 1999 yılında Bursa’da çıkmaz bir sokak içinde İZONUR ismiyle, uygulama ve satış yapan 35 metrekarelik bir dükkan açtık. Sermayemiz olmadığından, yokluklar içinde açtığımız bu dükkanın ilk kirasını bile verememiştik. Satışını yapacağımız ürünleri de yılsonu ödemek koşuluyla almıştık...”



Büyük bir risk aldık

“Fakat işler hayal ettiğimiz, tam olarak istediğimiz gibi değildi. Gelen müşteriler çıkmaz sokaktaki o küçük dükkanı bulmakta zorluk çekiyorlardı. Büyük bir risk alarak, o dönemde yalıtım firmalarının toplandığı Gazcılar Caddesi’nde, daha gözle görünür bir dükkana taşındık. 75 lira kira ödemeye zorlanırken, 300 lira kirası olan bir yere geçmek bizim için büyük bir riskti aslında. Ama işlerin daha iyi olacağına dair inancımız tamdı. Hedeflerimiz vardı. Şimdi bakıyorum da, iyi ki o riski almış ve yeni dükkana taşınmışız. O dönem Bursa’da büyük konutların yapımına yeni yeni başlanıyordu. Bu tip projelerde yer almayı başardık. Daha sonra Bursa genelinde çok büyük termik santrallerde işler yaptık. İşlerimiz yavaş yavaş büyüyor ve ismimiz Bursa’da duyulmaya başlıyordu. Uygulama ve satış anlamında gayet güzel işler çıkarıyorduk. Piyasada olmayan farklı ürünleri bularak satış yapıyorduk. Bursa’da büyük inşaatların çoğunda görev alıyorduk. Bunun yanı sıra askeriyenin işlerini, köprü yalıtımlarını da sürdürüyorduk...”

Üretime geçerek farklılık yaratabilirdik
“2007’de ise sektörün biraz kontrolsüz büyümesinden, birçok yalıtım firması kurulmuş ve doğru, yanlış işler yapılmaya başlanmıştı. Dükkan açıp kapısına tabela koyan, kendisini yalıtımcı olarak tanıtıyordu. Bu karmaşa içinde bir farklılık yapmamız gerektiğine inandık. Her fırsatta belirttiğim gibi ‘başarının sırrı, farklı olabilmekten’ geçiyordu. Bu farklılığı da ancak üretim yaparak aşacağımızı görerek, 2007 yılında 5 bin metrekare kapalı alana sahip EPSA Yalıtım ve Ambalaj Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şirketi olarak üretime geçtik ve strofor ısı yalıtım levhalarının üretimine başladık. EPSA ismini de EPS ve Ambalaj kelimelerinden türettik. Daha sonra ürün çeşitlerimizi geliştirdik ve yeni enjeksiyon makineleri alarak ambalaj sektörüne girdik. O dönemde kimse strofor ambalaj malzemesi işi yapmıyordu. Bursa bir otomotiv şehri olduğundan, otomotiv sektörü için bir yandan otomobil parçaları için ambalaj ürünleri, bir yandan da otomobillerin ses ve ısı yalıtımı için ürünler geliştirmeye başladık. Mobilya ve gıda sektörlerinin de ambalaja ihtiyacı olduğunu keşfederek, o sektördeki firmalara da hizmet sunmaya başladık...”

“İZONUR olarak zirvede olduğumuz alanı bırakıp üreticiliğe geçiş yapmak en radikal kararımız olmuştu. Kararlarımı hep eşimle birlikte veririm. O bana oranla daha sorgulayıcı biri. Bazen benim göremediklerimi görüp beni frenleyebiliyor. Kriz dönemlerinde bile hiçbir zaman küçülmeyi düşünmedik. Kriz dönemlerini yeni ürünler bulup farklı olanı satarak aşmaya çalıştık. Bursa’da ilk siding’i ve shingle’ı biz yaptık...”

Bu kadar büyüyebileceğimizi düşünmemiştim
“2011 yılına geldiğimizde ikinci yatırımımızı yine yalıtım alanında yaptık ve mantolamaya hız verdik. Modern bir yapı kimyasalları tesisi kurduk. Bu yeni yatırımımızla birlikte toplamda 8 bin metrekare kapalı, 6 bin metrekare açık alana kavuşarak, sektöründe hızlı büyüyen bir firma olarak dikkatleri çektiğimizi söyleyebilirim. Yapı kimyasalları tesisimizde üretime başladığımızda, iddialı olduğumuz ‘Mantoyap’ isimli cephe mantolama ürünümüzü çıkarttık. Patentini almak için çok uğraştık. Patenti aldıktan sonra üretimine başladık. Bu ürünle ilgili satış kadromuzu oluşturduk. Şu anda NurPor, BurPor, Ataboard ve Ecepack markalarımızla müşterilerimizin hizmetindeyiz. Çok geniş yelpazede ürün çeşitliliğine sahibiz. Çanakkale, Eskişehir, Bursa, Yalova ve İstanbul’a beş bölge müdürü atadık. 350’yi aşkın bayimiz bulunuyor. Bunları yapmak elbette kolay olmadı. İZONUR’u kurduğumuzda bu kadar büyüyebileceğimizi, sanayici olacağımızı düşünmüştüm diyemem. Ancak, sadece yerimizde kalmayacağımızı da biliyordum. Hayallerim de, genişleyen yalıtım sektörüne paralel olarak büyüdü. 35 metrekarelik bir yerden başlayıp 14 bin metrekareye sahip iki üretim tesisi oluşturduk...”

İstanbul, bizim için de stratejik bir önem taşıyor
“Ülkemizde kentsel dönüşüm süreci başladı. Bu süreçte özellikle konumlandığımız Bursa’da istikrarımız, başarımız ortada. Ancak İstanbul’daki bu kentsel dönüşüm sürecinde de yer almak istiyoruz. İstanbul çevresine yönelik ciddi planlamalarımız var. Bizim için önümüzdeki dönemde büyüme hedeflerimiz içinde İstanbul başlı başına stratejik önem taşıyor. Bursa bölgesinde sektördeki herkesi tanıyorum ve bölgeye bağlı tüm illerle çalışıyoruz. Her gün daha da büyüyen bir şirketiz. Fakat artık ne işi yaparsan yap, İstanbul’da olman gerekiyor. Hedefimiz önce Türkiye’de, sonra dünyada marka haline gelmek. Bunun için de Türkiye’nin her yerinde yatırım yapmamız gerekiyor. 2013’te İstanbul’daki oluşumumuzu tamamlayacağız, yatırım planlarımız da var. Güney Marmara’da 350’yi aşkın bayimiz bulunuyor. 2013’te stratejimizi değiştirerek daha çok toptancı bayilere dönüp, bayilerin altından alt bayiler oluşturmayı düşünüyoruz. Ayrıca ileride Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne de yatırım yapmayı düşünüyorum...”

EPSA Türkiye’nin bir markası
“Sürdürebilir bir ekonomi için yalıtım kesinlikle çok önemli. Türkiye’de binaların yüzde doksanına yakını yalıtımsız. Bu binalara yalıtım uygulanması gerekiyor. Yalıtım sadece kışın ihtiyaç duyulan bir uygulama olarak görülmemeli. Artık yazlar çok sıcak geçiyor ve her evde klimalar çalıştırılıyor. Kışa oranla yazın daha fazla enerji harcıyoruz. Bu yoğun harcanan enerjiden de en büyük tasarruf, yalıtım yapılarak sağlanabilir. Bunu halka iyi anlatmak gerekiyor. Bunun yanı sıra enerji verimliliğiyle ilgili yasalar da çıkmasına rağmen, yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kanunların biraz daha katı olması şart. Yalıtım ürünlerinde KDV’nin de yüzde 1’e çekilmesi gerektiğini sektör temsilcileri olarak dile getiriyoruz. Yalıtım sektöründeki en büyük sıkıntılardan birisi de eğitimsiz uygulamacıların fazlalığı. Malzeme kalitelerinde pek büyük sorun yok. Fakat uygulamalarda sorunlar yaşandığını hepimiz biliyoruz. Bu soruna da bir an önce çözüm bulunmalı ve bir denetim sistemi kurulmalı. Her sektörde olduğu gibi yalıtım sektöründe de kayıt dışı faaliyetler maalesef yoğun bir şekilde devam ediyor. Bunun da önüne kesinlikle geçmemiz gerekiyor. Kayıt dışı ekonomi ve haksız rekabet, bizi de çok zor durumlara sokuyor. EPSA aslında benim değil, Türkiye’nin bir markası anlayışı ve heyecanıyla işimin başımdayım. Yoksa, ‘kazandığım bana da aileme de  yeter’ demek çok kolay. Ama şu an 65 kişiye iş imkanı sağlıyoruz. Personel sayımızı yüzün üzerine çıkarmayı ve başka yerlerde de üretim tesisleri kurmayı planlıyoruz. Bunlar hep ülkemizin gelişmesine katkı sağlayacak işler. Fakat haksız rekabet ve kayıt dışı faaliyetler bu çalışmalarımızı sekteye uğratıyor...”

Satışa daha yatkınım
“İşimi çok seviyorum. Çalışmak, başarmak, başardıkça daha çok çalışmak beni motive ediyor.  Ancak satış ve pazarlama birimine yatkınlığımın da farkındayım. Kendimde gördüğüm, dinamik olmak, inanarak işini kucaklamak, kuvvetli iletişim ve bunların yanında mali süreçlere de hakim olmayı gerektiren özellikler istiyor elbette. Ama çok keyifli. İnanın, ben hala vaktim olsa şantiye şantiye dolaşarak ürünlerimizi anlatabilirim...”



Birçok sivil toplum kuruluşunda da çalışıyorum

“Kadınlar maalesef iş hayatında olması gereken yerde değiller... 2011’de Bursa Girişimci İş Adamları Derneği (BUGİAD) tarafından Yılın En Başarılı İş Kadını seçilerek, ödüle layık görüldüm. 2012’de Garanti Bankası’nın Ekonomist Dergisi ve KAGİDER işbirliğiyle düzenlediği yarışmada 6240 kişi arasından birinci seçildim. Bunların gururunu ve mutluluğunu yaşarken, kadınların iş hayatında aktif olmasıyla ilgili omuzlarıma yüklenen yükün arttığının da farkındayım. Ülkemizde kadınlar, her sektörde gölgede kalıyorlar. Ne acı ki, iş yaşamında kadınların aktifliği bakımından 134 ülke arasında sondan dördüncüyüz. Kadın girişimcilerin artmasını istiyorum. Üniversite okuyan kadınların oranı yüzde 49 iken, iş hayatında olan kadınların oranı ise yüzde 28. Kadınların iş hayatına girmesi için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ülkemizde sürdürülebilir bir gelişme yaşaması için 2023’e kadar kadınların iş hayatında daha fazla boy göstermesi gerekiyor. Kadınlar, erkeklere göre daha çalışkanlar. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin araştırmasına göre, kadınlar birden fazla işi aynı anda yapabilirken, erkekler aynı anda bir işten fazlasını yapamıyor. Kadınlar girişimci olmaktan korkmasın. Ben ikinci fabrikam için Kalkınma Ajansı’ndan hibe aldım. Kadınlar da ellerinde bir proje varsa ve uygulama konusunda kendilerine inanıyorlarsa bu tür yerlere giderek projelerini anlatabilir ve destek bulabilirler. Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği/BUİKAD, TOBB BTSO Kadın Girişimciler Kurulu, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği/KAGİDER üyesiyim. Sivil toplum kuruluşlarındaki aktif görevlerim yalnızca kadınlarla ilgili değil elbette. Sektörümü ilgilendiren yapılanmalarında içinde de yer alıyorum. EPS-DER’in yönetim kurulundayım. Bursa’nın bir oluşumu İnşaat Müteahhitleri Sanayici İş Adamları Derneği (İMSİAD)’nin yönetimindeyim. Yardım amaçlı kurulan birçok dernekte de toplumsal sorumluluğum gereği üzerime düşenleri yapmaya çalışıyorum. Ve tüm bunların dışında kalan zamanımı da eşim ve çocuklarıma ayırıyorum...”
Başarıyı ailemin sevgisine borçluyum

“9 yaşında bir kızım ve 6 yaşında bir oğlum var. Aileme çok değer veriyorum. Benim için ailem çok önemli. Özellikle haftasonları çok önemli bir konu olmadığı sürece onlarla oluyorum. Ben bu başarıyı ailemin sevgisine ve inançlarına borçluyum. İş hayatının yoğunluğundan dolayı farklı uğraşlara zaman ayıramıyorum. Sabah 6’da kalkıp, akşamları da işten geç çıkıyorum. Bursa’da kentsel dönüşümle ilgili olarak belediye başkanlarıyla sürekli toplantı yapıyoruz. Bunun dışında, başta kadınların iş hayatında yer almasına yönelik etkinlik ve toplantılara bir rol model olarak görülüp davet edildiğimden, bu tarz etkinliklere katılıyorum. Her seferinde daha fazla nasıl verimli olabilirim tasası ile konuşmamı hazırlayıp etkinliğe gitmek de zaten günümün yarısını alıyor bu zamanlarda...”

Patronluk yapmıyorum
“Sayısal zekamın çok iyi olduğunu söylerler. Rakamları asla unutmam. Önüme bir ürün koyun, ben onun maliyetini ve kaça satılacağını anında hesaplarım. Bunun yanı sıra iletişim yönümün de kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Müşterilerimle diyalogları çok iyi kurarım.  Etkili iletişim kurma özelliğim, işimde başarılı olamama en büyük etkendir. İşyerinde inanın patronluk yapmıyorum. Her işle ilgileniyorum ve her konuya hakimim. Arkadaşlarım, bunca şeyi nasıl aklımda tuttuğuma şaşırıyorlar. Pozitif bir yapım var ve karamsarlığa da pek prim vermem. Ani karar verip hızlı yol almayı severim.”

İşe aşkım, hastalık derecesinde
“İşe olan aşkım biraz hastalık derecesindedir. İşi, içimde hissediyorum ve tüm çalışanlarımın da işini benim gibi yapmasını istiyorum. İşimde kuralcıyımdır. İşe geldiğimde eş ve aile ilişkilerimi askıya alırım. Fakat işten sonra evde çok farklı oluyorum tabi ki. Yaptığım işe çok inanıyorum. Ürünümü birine sattığımda hiç endişe etmiyorum, kaliteli üründe hiçbir sorun olmaz. Biz fiyat odaklı değil, kalite odaklı çalışıyoruz. Şu yönden şanslıyım ki işini en iyi şekilde yapan bir ekiple çalışıyorum.”

İdolüm, Orhan Turan diyebilirim
“Yalıtım sektöründe Orhan Turan benim için çok değerlidir. Orhan Bey idolümdür, diyebilirim. O’nun bakış açısına ve değerlendirmelerine inanırım. Sağ olsun, o da bana hep ‘Sen benim kadın versiyonumsun’ der. ODE, yüzde yüz Türk sermayesiyle ülkemizi dünyada temsil eden bir marka haline geldi. Biz, Türk yatırımcıları olarak daha çok destek istiyoruz, sektörde yabancı firmalar ağırlıklı. Türk firmaların desteklenmesi gerekiyor.”

Hayal kur, inan ve yürü
“Gençlere ve girişimci olmayı planlayanlara öncelikle çok çalışmalarını öneriyorum. Sabah 10’da işe giderek başarılı olmak imkansız. Gençler hangi sektöre gireceklerse o sektörü çok iyi araştırmalılar. Fark yaratacak ürünler bulmalılar ve ona yatırım yapmalılar. Müşterinin ayağa gelmesi beklenmemeli. Katıldığım konferanslarda hep şunu vurguluyorum; yapacağın işin hayalini kur, inan, araştır, hedef belirle ve yürü...”
 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Atalay Özdayı; "2025 Yılında da Çift Haneli Pazar Büyümesi Hedefliyoruz"

Yalıtım dergimizin 2025 yılı ilk sayısında röportaj sorularımızı yanıtlayan Baumit Türkiye CEO'su Atalay Özdayı firması hakkında bilgiler verdi. G...
28 Ocak 2025

Ali Murat Ekin; ''Yapı kimyasalları inşaatların görünmez yüzü, binaların gizli kahramanlarıdır.'

2001 yılında yapı kimyasalları üretimine başlayan FİXA bugün İstanbul, Adana ve Ankara'daki 4 fabrikasında su yalıtım malzemeleri, beton katkıları...
21 Kasım 2024

Murat Savcı; 'Bu sene, yenilikçilik vizyonumuzun sonucu 3 ayrı ödüle layık görülmek bizleri gururlandırmıştır'

Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2024'te İzocam, Optima Smart ürünü ile 'Yılın Ses Yalıtımı Ürünü' ödülünü ve İzocam Genel Direktörü Murat ...
21 Kasım 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.