Mimarın yaptığı hata yüzlerce hayata mal olur...

14 Kasım 2011 | SUNUŞ 87. Sayı (Kasım-Aralık 2010)

Avrupa Kültür Başkenti olması ile gururlandığımız İstanbul’un en önemli yapılarından birisi olan Haydarpaşa Garı ve birkaç ay önce...
Avrupa Kültür Başkenti olması ile gururlandığımız İstanbul’un en önemli yapılarından birisi olan Haydarpaşa Garı ve birkaç ay önce Bursa’da bir hastanede çıkan yangınlar, diğer pek çok konuda olduğu gibi bu konudaki duyarlılığımızı ve yeterliliğimizi sorgulamayı gerektiriyor. Çok sayıda insanın aynı anda bulunduğu ve zorunlu olarak yararlandığı kamu hizmeti veren yapıların, yangına karşı (önce) ne denli dayanıklı, (ardından) hazırlıklı olduğunun gerek yasa ve yönetmelikler ve gerekse uygulama yönünden ele alınmasını şart koşuyor.
Bu tür binalarda kullanılacak malzeme standartlarının ve uygulama detaylarının ayrıntılı olarak belirlenmesi ve uygulamaların yetkin kişilerce denetlenmesi gerekliliği ortadadır. Ne var ki bu tür binalarda üstelik deprem bölgesi olan ülkemizde henüz kapıların dışarı doğru açılması konusunda bile ilerleme kaydedememiş olmamız, bulunduğumuz noktanın göstergelerinden biridir. Halen okullar, hastaneler, yüzlerce insanın yaşadığı yüksek konut blokları gibi deprem, yangın vb. durumda kaçışın saniyelerle sınırlı olduğu yapılarda kapılar, panik anında kayıpların büyümesine adeta yardımcı olmak için çoğunlukla içeri açılıyor.
Burada düşünülmesi gereken bir başka konu ise mimarlarımızın, mühendislerimizin taahhüt ve uygulama firmalarının bilgi, görgü ve teknik yeterlilik düzeyidir. Yapılarla ilgili standartlar, yönetmelikler, planlamalar ve uygulamalar, bu meslek grubunun kararları ve etkileri ile hayata geçmektedir. Unutulmamalıdır ki, “Bir doktorun yaptığı hata bir hayata; bir mimarın veya mühendisin yaptığı hata ise onlarca, hatta yüzlerce hayata mal olabilir”.
Son yıllarda birçoğu AB uyum çalışmaları çerçevesinde yürütülen çalışmalar doğrultusunda birbiri ardına çıkarılan veya revize edilen yönetmelikler elbette birçok konuda standartların ve kalitenin yükseltilmesine yönelik önemli adımları oluşturmaktadır. Ancak bu yönetmeliklerin uygulamaya sokulması ve uygulamanın denetimi konusunda gerekli sistemin kurulması, birimlerin oluşturulması, personel istihdamı, bu personelin eğitimi gibi konularda da hızlı ve doğru adımların atılması gerekmektedir. Yoksa bu yönetmeliklerin ve getirdiği yaptırımların sadece Boğaz’daki birkaç eğlence mekanının gürültü kirliliğine yol açmaları nedeniyle cezalandırılmalarının basında bolca yer alması dışında fazla bir şey ifade etmeyecektir.
Benzer hassasiyetin, başta sağlık ve eğitim kurumları olmak üzere diğer binalar için, yapının depreme dayanıklılığı, taşıyıcı sisteminin durumu/korozyon etkisi ve su yalıtımı, yangın dayanımı ve yangın yalıtımı, ısıl genleşme ve büzüşmeye bağlı tahribat ve ısı yalıtımı gibi konularda da gösterilmesi önem taşımaktadır. Yerel yönetimlerce, gürültü kirliliği konusunda oluşturulan denetim sisteminin bu konularla ilgili de oluşturulması, daha sağlıklı ve uzun ömürlü bir bina stokuna sahip olmamızı sağlayacaktır.
Not: Yangın ve yalıtımı konusunda sürekli araştırmalar yapan, bilgilerini pek çok ortamda ve dergimizdeki yazıları ile sürekli paylaşan Faruk Bilal’ın yazılarını takip etmenizi öneririm.

Gelecek sayıda tekrar birlikte olma umuduyla hoşça kalın.

Sadık Özkan
sadikozkan@b2bmedya.com

 

---

R E K L A M