Eski yönetmelikteki başlıca eksiklikleri şöyle sıralıyabiliriz: 1 Yalıtım malzemesi bilinci olmayışı, örneğin; çeltik kapçığı, saman vs. gibi malzemelerin kullanılması.

2.         Yapı malzemelerinin kalınlıklarının ekonomik olmayan bir şekilde arttırılıp yalıtım malzemesi gibi kullanılma gayreti içine düşülmesi

3.         Yapı Fiziği şartlarının gözden uzak tutulması.

4.         Kolon, kiriş ve lentolardan olan ısı kayıplarının dikkate alınmaması.

5.         Kontrol sisteminin kurulmamış olmasıdır

Ancak bu yönetmelik revizyona alınamayacak kadar hatalı olup hiç bir işlevi yoktur

istanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Müdürlüğü bir boşluğu doldurmak amacı ile bazı çalışmalar yapmaktadır Bunu yönetmelik olarak nitelememek gerekir Bu çalışmalar mevcut Avrupa Normu EN 832 ve TS 825 revizyonu ilkelerine sadık belki uygulama sistemi bakımından ilerde çıkacak yönetmeliklere geçiş imkanı verecek bir çalışmadır Bu çalışmaları mevcut eski yönetmelikle mukayese etmek yanlıştır Bugün çok ciddi çalışmalar sürdürülmektedir Gerek TS 825 revizyonu, gerekse enerjinin korunması ve tasarruflu kullanılmasına ilişkin kanun tasarıları gibi. Yalıtım konusunu gerçekte tek yönlü ele almamak gerekir Yalıtım denince soğuğa karşı yalıtım yapılması yanı sıra, yaz boyunca sıcağa karşı soğutma için harcanan enerjinin (ki bu ısıtmadan 5-7 kat daha fazladır) tasarrufu da dikkate alınması gereken önemli bir enerji tasarrruf kaynağıdır

Sıcağa ve Soğuğa yalıtım yaparken gürültüye karşı ses yalıtımı da ihmal edilmemelidir Batı Avrupa'da yılda 150 milyar Fransız Frangı tutarındaki sağlık harcamalarının kökenini gürültü nedeni ile oluşan hastalıklar kapsamakta olduğu tespit edilmiştir Yapılan çalışmalarla gürültüyü alt seviyelere indirerek, sağlık harcamalarını azaltmak insan sağlığını korumak amaçlanmaktadır

Yalıtımın can ve mal kaybının korunması yönünden belki en önemli kısmını yangına karşı yalıtım önlemleri kapsar

Birçoğumuz 600°C sıcaklığa maruz kalan çelik ve beton yapı elemanlarının tüm taşıyıcılık vasıflarını kaybettiğini gözardı ederiz. Türkiye'de yangın olasılığının %25'ini kapsayan çatı yangınları ve baca yangınları yapının bu kısımlarında

yangına karşı önlem alınmayışından meydana gelir Türkiye'de yalıtım malzemesi tüketimini Avrupa ülkeleri ile kıyaslarsak Türkiye'de 1.5 milyon m3, Fransa'da 18 milyon m3, Almanya'da 30 milyon m3 olduğunu görürüz. Kanımızca bu durum, yalıtımın yanlış uygulanması, yalıtım malzemelerinin hangileri olduğunun bilinmemesi, yalıtım kültürünün oluşmadığından kaynaklanmaktadır ingiltere'de ilkokullarda enerji tasarrufu ve yalıtım konusunda eğitim yapılmaktadır Yalıtım bilincinin yerleşmemesi halinde, denetleme mekanizması ve cezalar yaptırım için etkin olamayacaktır Bugün trafik kanunu, cezaları eksiksiz ve yeterli denebilir; ancak engelleyici niteliği ortadadır Herşeyden önce Resmi yapılar, Belediyelere ait yapılar uygun şekilde yalıtımları yapılarak topluma örnek olmalıdır Denetleme hem yerel hem merkezi sürdürülebilir Bu konuda ilgili dernek ve kuruluşlar görev üstlenebilirler veya görevi paylaşabilirler

Sonuçları itibarıyla; hava kirliliğini önlemek, enerji tasarrufu sağlamak, gürültüyü önlemek, yangın korunumu sağlamak, yurt ve kişi ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla yalıtımın yapılması ve denetlenmesi için hepimiz görev almalıyız.

Saygılarımla