Son dönemde düzenlediği iletişim kampanyalarıyla ciddi bir imaj değişimi yaşayan Türkiye Alçı Üreticileri Derneği'nin (ALÇIDER), 6 tüzel, 78 gerçek kişi üyesi bulunuyor. Üyeler arasında ABS Alçı, Atışkan Alçı ve Doğaner Alçı gibi yerli kuruluşlar ve Knauf, Lafarge Dalsan ve Saint-Gobain Rigips Alçı gibi uluslararası şirketler var. Sektörün önde gelen kuruluşları olan üyeler yapı alçıları ve alçı levha üretiminde gerek Türkiye pazarında gerekse uluslararası pazarda önemli bir yere sahip. Alçı kullanım oranını artırarak enerji ve kaynak israfının önlenmesine, çevre kirliliğinin önüne geçilmesine ve insanlar için yaşanabilir sağlıklı, güvenli mekanlar sağlanmasına katkıda bulunmayı hedefleyen ALÇIDER'de yeniden yönetim kurulu başkanlığına seçilen Rigips Alçı Genel Müdürü Mehmet Tunaman ile yapı sektöründe alçının önemini ve son dönemdeki iletişim çalışmalarını konuştuk...

Kurucu başkanlığını 1995-2001 yılları arasında Prof. Ruhi Kafesçioğlu'nun yaptığı ALÇIDER'in, pazarın yüzde 85'ini temsil ettiğini hatırlatan Tunaman, kampanyanın faydasını ise orta vadede göreceklerine inanıyor. Öncelikle dernek olarak güven kazanmaları gerektiğini belirten Tunaman, "Diğer üreticilerin de derneğe üye olmasını istiyoruz. Güç, birlikten doğar. Bu nedenle bugünkü iletişim programı derneğimizin hedeflerini tanıtmak için önemli bir fırsat oluşturuyor. İleriye dönük olarak yan sektör temsilcilerini de üye olarak derneğe davet etmeyi planlıyoruz." ifadelerini kullanıyor.

14 sene önce derneğin kuruluşunun aslında başlı başına sektörün gelişimi için önemli bir adım niteliğinde olduğunu vurgulayan Tunaman, Türkiye'de üretim yapan kuruluşların bir araya gelerek, kendilerinden önce alçıyı kamuoyuna tanıtmak için faaliyetler geliştirdiklerini belirtiyor. Bunun için üç kez konuyla ilgili paydaşları, bilim insanlarını ve sektör profesyonellerini buluşturan ulusal alçı kongrelerinin yapıldığını söyleyen Tunaman şöyle devam ediyor: "Alçı uygulamaları projelerini desteklemek amacıyla 2002 yılında öğrencilere yönelik bir yarışma düzenlendi. Geçen yıldan itibaren tanıtım için kapsamlı bir çalışma başlattık. Bir tanıtım kitabı oluşturarak alçının tarihi ve yararlarını içeren bilgiler ile uygulama örneklerini, kaynak niteliğindeki bu kitaba dâhil ettik. Ayrıca tüm bu bilgileri aktardığımız bir de film hazırladık. Tanıtım filmimiz tanıtım kitabı ile birlikte pek çok adrese ulaştırıldı. Bir de kurumsal dergi çalışması başlattık. ALÇIDER?in yayın organı olan Alçıdergi'nin ilk sayısını okuyucuyla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Üç ayda bir çıkacak olan Alçıdergi'de alçının tarihi, kullanımı, derneğimizden haberler ve söyleşiler yer alacak. Televizyon, radyo ve yazılı basın için bir reklam kampanyasını da bu çalışmalara paralel olarak harekete geçirdik. Televizyonlarda ve yazılı basında karşılaşmaya başladığınız reklam filmiyle daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz. Çok yakında radyolarda da ALÇIDER adını sıkça duyacaksınız. Tüketiciye, derneğimiz çatısı altında toplanan üyelerimiz gibi yüksek kalite standardında ürünler sunmayan, standart dışı ve kalitesiz üretim gerçekleştiren firmalara karşılık sektörde kalite olgusunu gündeme getiriyoruz. Yasalara ve insan haklarına saygılı, çağdaş standartlarda ve kalitede üretim yapan ALÇIDER üyesi kuruluşlar olarak ilkelerimizi 'Meslek Davranış ve Çalışma İlkeleri' başlığı altında sıraladık ve bu ilkelere uyacağımıza dair tüm üyeler olarak altını kıvançla imzaladık. Bunların dışında, sektörün paydaşlarını davet edeceğimiz bir zirve planlıyoruz. Ayrıca sonbahar aylarında mimarlık ve iç mimarlık öğrencilerine yönelik bir alçı tasarım yarışması gerçekleştirmeyi düşünüyoruz..."

"Ülkemiz, dünyada alçının ilk kullanıldığı yerler arasında. Çatalhöyük'te 10 bin yıl önce alçı kullanıldığını biliyoruz. Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde kullanıldığı da biliniyor. Alçı eskiden beri yaygın olarak kullanılan önemli bir yapı malzemesi olmasına rağmen faydalarının anlatılması yönünde bugüne kadar çok fazla çalışma yapılmamış. Türkiye Alçı Üreticileri Derneği olarak bu konudaki açığı kapatmak için, yani alçıyı tanıtma hedefi ile yola çıkmış bulunuyoruz."

ALÇIYA TALEP ARTACAK

"Dünyada alçı ve alçı türevi inşaat malzemeleri 19'ncu yüzyılın başından bu yana üretiliyor. Ülkemizde ise alçının inşaat malzemesi olarak üretimi 90'lı yılların ortalarına rastlıyor. 2000'li yılların başlarıyla birlikte alçı sektörü hızla büyüdü ve bugün 400 milyon değerinde bir sektör haline geldi. Yaşanan büyümeyi 1999 depremi sonrasında hazır beton kullanımının zorunlu hale gelmesi de etkili. Bu nedenle çimento fabrikalarının daha fazla dökme çimento satışına yönelmeleri ve torbalı çimento ile üretilen kara sıvanın yerine kullanılabilecek bir ürün aranması önemli bir etkendi. Diğer yandan insanların beklentileri gittikçe yükseliyor. Kara sıva ile sıvanan duvarlarda pürüzlü hatta keskin yüzeyler oluşuyordu. Buna karşın alçıyla çok düzgün ve pürüzsüz yüzeyler elde edilebiliyor. Bir de tabiî ki zaman içerisinde gerek inşaat şirketleri gerek ev sahipleri bu malzemeyi kullandıklarında bir takım ek faydalarını da gördüler. Örneğin yangınının yayılmasını önleyen avantajlar sağlaması, ortamın nemini dengeleyici özelliği, ısı ve ses yalıtımına yardımcı olması, konforlu mekânlar yaratması, tamamen doğal bir malzeme olması nedeniyle sağlıklı olması, çok kolay uygulanabilmesi, işçiliğinin kolay olması gibi birtakım avantajlarının görülmesiyle talep gün geçtikçe arttı..."

EN ÖNEMLİ AVANTAJI YANGIN YALITIMI KONUSUNDA...

"Alçının sağladığı en önemli avantaj yangın yalıtımı konusunda... Alçı, inorganik bir madde olduğu için yanmama özelliği var. Yapı gereçlerinin yanıcılık açısından değerlendirilmesinde alçı, 'A1 Sınıfı Yanmaz' bir malzeme olarak gruplandırılıyor. Araştırmalar, yangın başladıktan 2 saat sonra yangın yüzeyinde 1040 santigrat dereceye ulaşan ısının, 5 santimetrelik alçı duvarda arka yüzeye yalnızca 54 santigrat derece olarak aktarıldığını gösteriyor. Alçının bu özelliği, tüm yangın sigortası otoritelerince kabul ediliyor. 1666 yılındaki Londra yangınında zarar görmeyen yapıların alçı olduğu tespit edilmiş, gözlenen koruyuculuğu sayesinde, gelişmiş ülkelerde insanların yoğunlukla bulunduğu alanlarda alçı kullanımı zorunlu hale getirilmişti. Biz de Türkiye'de yetkilileri alışveriş merkezi, okul, hastane, havaalanları gibi bir günde yüzlerce kişiyi ağırlayan mekanların yangın kaçış koridorlarında alçı gibi A1 sınıfı yanmaz yapı gereçlerinin kullanılması hususunda çalışmalar yapmaya davet ediyoruz. Ayrıca alçı ve alçı sistemleri hem ısı hem de ses yalıtımı konusunda büyük avantajlar sağlıyor. Yalıtımın olmayışı, kapalı mekanları ısıtmak için yapılan harcamalara gereksiz bir yük ve ülke ekonomisine büyük bir zarar getiriyor. Alçı ürünleri gözenekli yapısından dolayı ortam ısıtıldığında duvarların hızla ısınmasını ve kışın daha sıcak geçirilmesini, yaz ayları boyunca da ortamın daha serin olmasını sağlıyor. Alçının ısı iletkenlik değeri doğal malzemeler arasında ahşaba çok yakın. Dolayısıyla diğer doğal malzemelere göre daha az ısı iletiyor. Alçı yapı elemanı, içerdiği boşluklar nedeniyle ses yalıtımı da sağlıyor. Özellikle akustik amaçlarla üretilmiş elemanlar yardımıyla, hacim içinde ses düzeni ve hacimler arasındaki ses geçişi iyi bir şekilde kontrol edilebiliyor. Bu alanda yapılan araştırmalarda, alçı elemanlarla yapılmış bir duvarın 700Hz'lik bir sesi yüzde 50'ye kadar yuttuğu, bu duvara bilinen lifsel malzeme eklendiğinde yüzde 90'a varan bir ses yutuculuğu yaptığı ortaya çıkmış. Alçı sıva, akustik özelliğinden dolayı, teknik danışmanlar tarafından ülkemizdeki birçok otel, restoran veya toplantı salonu gibi kalabalık mekanlarda sıva ve tavan kaplaması olarak şart koşuluyor."