SÖYLEŞİ 62. Sayı (Eylül Ekim 2006)

Sektörde onuncu yılını dolduran ve Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2005 kapsamında Eryaman 8. ve 9. Etap’taki 1100 konuta yaptığı uygulamayla "Yılın Yalıtım Uygulaması" ödülünü kazanan Şener Yalıtım başarılı uygulamalarına devam ediyor.
Firmanın genel müdürü Alper Özer, "Sektörümüz uzun vadeli yatırım yapan, emek veren oyuncuların hepsini mutlu ediyor; bunun yanında işini ön planda tutmayıp, profesyonelce davranmayanları da hüsrana uğratıyor’ diyor...

Yalıtımda Çözümler Dünyası sloganıyla hareket eden ve 1997 yılından itibaren yalıtım ağırlıklı yapı malzemeleri satışı ve uygulaması üzerine faaliyet gösteren Şener Yalıtım, Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2005 kapsamında Eryaman 8. ve 9. Etap’taki 1100 konuta yaptığı uygulamayla ‘Yılın Yalıtım Uygulaması’ ödülünü kazanmıştı. Projede, 110 bin metrekare mantolama ve 40 bin metrekare teras uygulamasının yanında ayrıca katlar ve odalar arası ses yalıtımı uygulaması; ıslak zemine su yalıtımı uygulaması; sinema salonu akustik uygulaması; temel perde su ve ısı yalıtımı uygulamaları ile asma tavan uygulamaları yapılmıştı...

Proje ve yalıtım sektörü hakkında görüşlerini almak için Ankara’da ziyaret ettiğimiz Şener Yalıtım Genel Müdürü Alper Özer, iyi bir yalıtım projesi için, proje sahibinin de ‘kalite’ konusunda en az kendileri kadar istekli olması gerektiğini belirtiyor. ‘KC projesindeki şansımız, firma sahiplerinin ve yöneticilerinin en iyi detayların uygulanması için gereken hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalarıydı. Burada bizleri her konuda destekleyen, maddi ve manevi verdikleri taahhütlerinde bir milimetre bile aksamayan başta Hızır Demir, Selahattin Demir, Alaattin Akar, Kemal Erbarlas ve Tahir Erbarlas olmak üzere tüm KC personeline teşekkür ediyorum’ diyen Özer, projenin bir toplu konut olmasının da kaliteli uygulama ve malzeme kullanımı konusunda bir olumsuzluğa yol açmadığını vurguluyor. ‘KC Grup da, biz de adeta içinde kendimiz yaşayacakmışız gibi davrandık ve ortaya hepimizi mutlu eden bir sonuç çıktı. Bu projede konutların yanı sıra alışveriş merkezi, sinema ve eğlence alanları da bulunuyor. Burada yaşayacak insanların her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak, onların mutlu olmaları hedeflendi. Projenin tüm detaylarının aynı özenle uygulanması da bu amaca hizmet etmiş oldu. Uygulamada Maxit, Özpor, Wallmerk, Dow ve Onduline gibi seçkin markalar kullandık. Bizden en iyi ürünlerin seçilmesi istenmişti. Bize ürünlerin kalitesiyle ilgili binlerce soru sordular. İşin gerçeği, genellikle ‘daha ekonomik olanı var mı ?’ diye sorulur. Ama bu projede en çok ‘daha iyisi var mı?’ sorusuyla karşılaştık...’

İkinci kalite ‘mahcup’ ediyor

Ankara’da iki, İstanbul ve Çorum’da birer olmak üzere dört ayrı firma ile hizmet verdiklerini söyleyen Alper Özer Afganistan, Irak, Sivas, Tekirdağ, Mersin, Çorum, Ankara, İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Antalya’da toplam 46 şantiyede çalıştıklarını ve bunların içinde otel, lüks konut ve büyük elçilik gibi prestij yatırımların olduğunu belirtiyor ve müşteriyle olan ilişkilerini şöyle özetliyor: ‘Müşterilerimize, daha doğrusu iş ortaklarımıza karşı çok net olmamız gerekiyor. Sözleşmelerde ve konuşmalarda konuları ortada bırakmamaya çalışıyoruz. Doğru olduğuna inandığımız çözümleri ve sistemleri öneriyoruz. Aslında herkes biraz fark verip iyisini yapmaya daha yatkın. İkinci kaliteye girilince mutlaka bir mahcubiyet söz konusu oluyor. Biz de o segmente hiç girmemekte kararlıyız. Zaten bir süre sonra müşteri yapınız da buna göre oluşuyor. Dolayısıyla tedarik konusuna gelince de, en iyi üreticilerle ve malzemelerle çalışmak istiyoruz. Sadece malzemenin iyi olması da yeterli olmuyor. Bunun yanında üreticinin veya tedarikçimizin büyüyen, gelişen ve geliştiren organizasyonlar olması ilgimizi çekiyor. Üreticilerimizle ortak yıllık hedefler belirliyoruz. Genelde de seneyi bu hedeflerin çok üstünde bitiriyoruz...’

‘Malzeme Merkezi’nin bayisiyiz. Dolayısıyla Maxit (Deiterman, Serpo), Wallmerk, Özpor, Icopal, Pazkar, MFP, Metrotile ve Dekora ürünlerinin de bayisiyiz. Bunun dışında Onduline ve Lafarge Dalsan bayiliklerimiz de var. 2006 yılında, satın alımlarımızın yaklaşık yüzde 55'lik kısmını Malzeme Merkezi A.Ş. üzerinden yapmış olacağız. 2007’de bu oranın yüzde 70 olacağını tahmin ediyoruz.’

‘Şener Yalıtım’a gelen müşteri başvurularının yaklaşık yüzde 40’ı, çözümüyle ilgili bir önyargısı olmadan sadece soru veya sorunla geliyor. Yani, ‘dış cephede ısı yalıtımı yaptırmak istiyorum nasıl olmalı ya da çatım akıyor ne yapmalıyım?’ gibi... Bu müşteri tipi bizden en iyi faydayı sağlayan grup oluyor bence. Bu tip müşteriler genellikle tavsiye üzerine gelmiş oluyorlar veya bizim önceki uygulamalarımızdan bir şekilde haberdar olarak geliyorlar. Geriye kalan yüzde 60’lık grup bize karar vermiş olduğu bir uygulama şekliyle geliyor. Bu grubun da yarısı, üzerinde iyi çalışılmış, bizim açımızdan da doğru veya kabul edilebilir bir detay getiriyor. Bazı büyük inşaat firmaları gibi... Biz de bunu fiyatlandırıyoruz. Diğer yüzde 30’luk kısımda bizden uygulanması istenilen detay sağlıklı olmayabiliyor ve biz de kabul edemiyoruz. Teknik bilgimizle, elimizden geldiği kadar aktarmaya, detayı geliştirmeye çalışıyoruz. Değiştirebilirsek değiştiriyoruz, ama ne olursa olsun aklımıza yatmayan detayı uygulamıyoruz.’

Fırsatlar ve risklerle dolu bir sektör

‘Yalıtım Türkiye’de gün geçtikçe yaygınlaşıyor, yalıtım uygulamalarında ciddi artışlar görülüyor. Bir bina yapılırken veya son kullanıcı bir evi seçerken genel olarak estetik özelliklerine dikkat ediyordu. Ancak kullanıcının son yıllarda yalıtımın önemini daha iyi kavradığını görüyoruz. Yalıtım sektörü doğru ve hızlı adımlarla ilerliyor. Bunda sektörümüzdeki çeşitli kurum ve derneklerin büyük katkıları var. Tabii en büyük katkı, işini önemseyen, kaliteyi ilke edinen her kademedeki yalıtımcılardır. Yalıtımda amaç; tüketicinin yaşam standardını  yükseltmek, rahat ve sağlıklı bir yaşam biçimi sunmak oldu. Bu aşamada tüketiciye daha fazla seçenek sunan, kalıcı çözümlerle üretilmiş kaliteli yapılar artıyor. Yalıtım bilincinin gelişmesiyle, ürün yelpazesi de artarak, yeni ürünler de pazarda kendilerine önemli bir yer ediniyor.’

‘Bir yabancı Türkiye'yi tanımlarken rodeoya benzeterek, ‘çok heyecan verici ama maalesef düşebiliyorsunuz da...’ demişti. Bu benzetmeye ben de katılıyorum. Fırsatlar ve risklerle dolu bir piyasamız var. Teknik adamlığımız kadar, belki de daha öncesinde, sağlam bir finansal yapı kurmak ve çok tedbirli olmak gerekiyor. Ancak sektörümüz, yine de hayırlı bir evlat gibi, uzun vadeli yatırım yapan, pazarı büyüten ve samimiyetle yalıtıma katkıda bulunan, emek veren oyuncuların hepsini mutlu ediyor. Bunun yanında yalıtım piyasasına yan iş veya macera olarak girenleri veya işini ön planda tutmayıp, profesyonelce davranmayanları da hüsrana uğratıyor...’