Eskiden deniz kokardı o kadın...

SUNUŞ 39. Sayı (Kasım Aralık 2002)

sadık özkan sadikozkan@dogayayin.com
Geçenlerde rüzgarsız birkaç gün yaşadı İstanbul. Şehri henüz uyanırken görmeyi severim. Ancak, yıllardır yapmadığım bir şey. İstanbul’u o halde görmek güzel bir kadını uyanırken görmekten farksızdır benim için.En yalın, en masum haliyle, giysilerini giymeden, makyajsız, görünmeyi istediği tavrı takınmadan bir kadını seyretmek çekicidir. Her keresinde başka bir şeyler keşfedersiniz. Bakmasını bilirseniz.

Ogün erken çıktım evden. Sanırım 6:30 suları. Önce Anadolu Yakası’nda ana yolları, sonra sokakları, ardından dar sokakları dolaştım. Ardından Avrupa Yakası. Giydirme cepheli iş merkezlerini, şık apartmanları, boyası dökük yapıları, sıvasızları sonra. Sanki hiç görmemişçesine inceledim. Ve yolları, ağaçları. Gökyüzüne baktım, havayı derin çektim ciğerlerime. Şehrin, hani o güzelim kadının kokusunu. Bu kadın eski kadın, bu şehir eski şehir değildi. Puslu bir gökyüzü, kesif bir duman kaplıydı Belçikalı’ ların yaşamadığı bölgelerde.

Elbette geçen yıl doğalgaz fiyatlarındaki aşırı artışlar pek çok aileyi sobalı yaşama döndürmüştü. Ancak belirli bölgelerdeki yapıların hiçbirinde ısı yalıtımı da olmadığından  ısınmak için daha fazla yakıt, daha fazla harcama ve yoğun bir hava kirliliği yaşıyordu şehir. İlginci elbette bu tür bölgelerin bazen kenarında, bazen orta yerinde adeta kurtarılmış bölge gibi duran, genelde çevresi yüksek duvarlarla çevrili, güvenlikli, her türlü donanıma sahip siteler de bu kirlilikten nasibini alıyordu.

Tamda bu sırada bir arkadaşımın yıllar önceki sözleri geldi aklıma: ‘Biz bu ülkedeki Belçikalı’ ları hedeflemeliyiz’. Bazı sektörlerde bu geçerli bir bakış olabilir. Ancak Yalıtım sektörü olarak salt ülkedeki Belçikalı’ ları hedeflememeliyiz. Yalıtım bilincini toplumun tüm kesimlerinde geliştirmeliyiz. Özellikle ısı ve su yalıtımı bina ve insan sağlığı ile doğrudan ilişkili olduğu gibi, kısıtlı bütçe ile geçinmek zorunda olanların yakıt giderlerindeki tasarruf yönünden bakıldığında da önemli bir kazanımdır. Bu çerçeveden bakarak değişik tüketici profillerine uygun ekonomik ve uygulama pratikliği bulunan çözümler geliştirmeli ve önermeliyiz. Bunu yaparken elbette önerilen çözümlerin sağlıklı ve fayda/maliyet karşılaştırması açısından da uygunluğuna dikkat etmeliyiz.

Bu sayımızda dosya konusu olarak ses yalıtımı ve gürültü kontrolünü ele aldık. Toplantıya katılan değerli firma temsilcilerinin görüşlerini ilgi ile okuyacağınızı umuyorum. Dosyamızla bağlantılı olarak son dönem yapımı gerçekleşen iki farklı uygulamaya yer verdik. Ford Otosan Tesislerinde gerçekleştirilen uygulama, ortağı bulunduğum 2D Yapı, Vestel Tesislerindeki ise Epa Ltd. Mak. tarafından gerçekleştirildi. Yoğun şehirleşme, teknolojik yapı sayısındaki artış, endüstriyel yapılardaki artış ve gelişme nedeni ile son yıllarda önemi gittikçe artan ses yalıtımı ve gürültü kontrolü, önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz olarak ayrı bir uzmanlık alanı haline gelecektir.  

Seçimler sonrası ekonomideki göreceli önümüzdeki dönem de de sürmesini umuyoruz. Daha çok psikolojik nedenlere bağlı olan bu durum, adeta toplumumuzun genel duygusal yapısından soyutlanamayacak bir ekonomimizin olduğunu gösteriyor. Nedeni her ne olursa olsun önümüzdeki yılın, Yapı ve Yalıtım Sektörleri açısından daha verimli geçeceğini umuyoruz. Zira artık planlarımızı geçen zor koşullardan çıkardığımız deneyimlerle oluşturuyoruz.

Yılın son sayısında bayramınızı kutlar, yeni yılın toplumun tüm kesimleri için umutların sonraki baharlara ötelenmeden yaşanacağı bir yıl olmasını diliyorum.



 

---

R E K L A M