Enerji Verimliliği, Devlet Politikası Olmalı
Son dönemde Rusya’yla yaşanan siyasi gerilim, herkesin dikkatini enerji konusuna çekti. Doğalgaz ithalatımızın yaklaşık yarısı olan 27 milyar m3ünü satın aldığımız Rusya’yla ilişkilerin gerilmesi, ülke olarak enerji verimliliğine hem bireysel hem de devlet politikası olarak daha çok eğilmemiz gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu. Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi gibi öz kaynaklarını kullanarak ve yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık vererek enerjideki ithalat bağımlılığının önüne geçebileceği gibi, cari açık gibi ekonomik verilerin düzeltilmesinde, ülkenin rekabet gücünün artırılmasında ve en önemlisi temiz ve yaşanabilir çevre koşullarının oluşturulmasında ciddi yol katedebilecek. Türkiye doğalgaz tüketiminin sadece yüzde 1’ini yerli üretimle karşılayabiliyor. Özellikle nüfusun ve kentlere göçün artmasıyla, konutlarda doğalgaz kullanımı artıyor, enerji yoğun tüketim alışkanlıkları geliştiriyoruz. Bir an önce önlemler alınmadığı takdirde durum daha da vahim hale gelecek. Yalıtımın öneminin bilincinde ve 30 yıldır sadece yalıtım sektöründe faaliyet gösteren bir firma olarak “En ucuz enerji, tasarruf edilen enerjidir” diyor ve kamuoyunu acilen enerji verimliliği seferberliğine davet ediyoruz. Ülkemiz hala enerji tasarrufu ve ısı yalıtımı konularında bilinçsiz. Özellikle küresel ısınmayla birlikte bina yalıtımı konusu hem ekonomik hem de çevre sorunları açısından daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye’nin doğalgaz ithalatının 49 milyar m3ü aştığını ve dünya sıralamasında bu rakamla 9. sırada olduğumuzu gözönüne alırsak, binalarda yalıtım konusu daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye’nin geçen yıl enerji ithalatı için ödediği 55 milyar USD’lık faturada, konutun payı yüzde 37, bu harcamada ısıtma-soğutmanın payı yüzde 85 ile 17 milyar USD’yi bulmuştur. Isının binanın içinde kalması için bina yalıtımının eksiksiz yapılmış olması gerekir. Yalıtımla, binalarda yüzde 70’e varan ısı tasarrufu sağlamak mümkün olmaktadır. Ülkemizdeki 20 milyon konutun ısı yalıtımının yapılmasıyla Türkiye’nin toplam enerji faturası yüzde 15 azalacak ve ekonomimize yılda yaklaşık 10 milyar USD katkı sağlanabilecektir. Başka hiçbir alanda bu kadar tasarruf etmek mümkün değildir. Enerji verimliliğinin büyük bir bölümü, enerji kullanımı sırasında oluşan kayıpları önlemekten geçmektedir. Bu da ancak toplumsal bilinçlenmeyle mümkün olacaktır. Bu konuda bilinçlenme yaşanmadığı takdirde ekonomi ve çevre sorunlarının yoğunluğundan kurtulmak mümkün değildir. Enerji tüketiminin hayatımızda bu kadar büyük bir yer kapladığı bir dönemde, enerji tüketimi alışkanlıklarımızı değiştirmek, bu konuda insanları bilinçlendirip yeni alışkanlıklar kazandırmak ve bunları yaygınlaştırmak, hem ekonominin düzelmesi hem de çevrenin korunması adına artık kaçınılmazdır. Devletimizin, 2007 yılında yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanunu’nun maddelerini yasal yaptırımlarla koruması ve kontrol altına alması, yalıtım sektörü gibi konunun ilgili sektörleriyle elele bilinçlendirme projelerini hayat geçirmesinin artık zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Bireysel bilinçlendirmenin öneminin yanısıra enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ını kullanan sanayinin de bir yandan enerji tasarrufu konusunda teşviklerle desteklenmesi, diğer yandan da yaptırımlarla kontrol edilmesi gerekmektedir. Dışa bağımlı enerji kullanımının ülkemiz için ne kadar kritik bir konu olduğu, Rusya’yla yaşanan son siyasi krizle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bunun önüne geçmenin yolunun, toplum olarak enerji tasarrufu seferberliğini başlatmaktan geçtiğine inanıyoruz. Pilot şehir ve bölgeler seçilerek, sanayi ve iş dünyasının ve sivil toplum kuruluşlarının desteği alınarak bu seferberliğin bir an önce başlatılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Dünyada ciddi siyasi çalkantıların yaşandığı, özellikle içinde bulunduğumuz bölgede güçlü ekonomiye sahip olmanın öneminin daha da arttığı bir dönemde, dışa bağımlılığımızı azaltmak ve temiz bir çevrede yaşama hakkımızı korumak adına Hükümetimizin “Enerji Verimliliği Seferberliği”ni bir devlet politikası haline getirmek için çalışmalarını en kısa sürede tamamlamasını temenni ediyor, yalıtım sektörünün güçlü temsilcilerinden biri olarak ODE’nin de bu seferberliğe katkı sağlamak adına elinden gelen desteği vereceğini belirtmek istiyorum. İlginizi çekebilir... Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini SürdürüyorChemical Research'te yayınlanan araştırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.... Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel GüvencedirGüvenli yapılar oluşturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem ilişkisi önemlidir. Su yalıtımı her şeyden önce yapısal bütünlüğü sağlamada ... Ülkemizde Deprem Gerçeği ve Güvenli YapılarBinalar tasarım aşamasından itibaren, kullanım amacına uygun, can ve mal güvenliğini koruyacak şekilde, bulunduğu iklim ve doğa şartlarında güvenli ve... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.