BOSTİK
İKLİMLENDİRME ZİRVESİ 2025

Geser Parex Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Erdoğan Yıldız

7 Ekim 2011 | SÖYLEŞİ
92. Sayı (Eylül - Ekim 2011)

Geser Parex Genel Müdürü ErdoÄŸan Yıldız, Erzincan’da baÅŸlayan, İstanbul sevdasının tetiklediÄŸi, mücadelelerle geçen hayat hikayesini ve Geser Parex markasının oluÅŸum sürecini Yalıtım dergisi okurlarıyla paylaşıyor...
“Erzincan’da 1970 yılında doğmuşum. Gençliğim mütevazı, fakat rahat koşullar altında geçti. En büyük heyecanım İstanbul’a gidip gelmekti. ‘İstanbul’ sevdası ve merakı bende çok erken yaşlarda başladı diyebilirim. Kabına sığmaz kişiliğim, bir an önce İstanbul’a gelmeme ve 1988 yılında iş hayatına atılmama sebep oldu. Hızlı olmak, erken yol almak istiyordum. Erzincan gibi nispeten her şeyin sınırlı olduğu bir Anadolu kentinden İstanbul çok farklı görünüyordu. Ayrı, bambaşka bir dünyaydı benim için. İstanbul, tabii bugünün İstanbul’u da değildi. Güzeldi, doğallığı bozulmamıştı. Tramvaylar, deniz ve balık kokusu, havası, insanların kibarlığı cezp ediyordu beni. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, iyi şartlarda yaşamayı arzu ediyordum ve iş hayatına atılmanın bana daha büyük avantajlar getireceğine inanıyordum. Ki, bu düşüncelerim de zaten kısa sürede gerçekleşti. İstanbul bana birçok şey kattığı gibi bazı şeyleri de götürdü. Öğrencilik yıllarında amatörce oynadığım futbol bunlardan birisiydi. Futbol sevdam şimdi ancak sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olarak devam ediyor...”

“İstanbul’a geldikten sonra iki yıl boyunca Anadolu’yu gezip satış yapmaya başladım. Keşfetmeyi ve araştırmayı sevdiğimden Anadolu’yu şehir şehir tanımak bana çok şey katıyordu. Hem satış hem tahsilat yapıyordum. İyi bir satışçı olduğumu da söyleyebilirim. İşimi hissederek yapıyordum. Bugünün satış elemanları tabii ki daha donanımlılar, iyi diplomaları var, İngilizce biliyorlar. Ama çoğu, işin tam olarak ‘müşteriye hizmet’ olduğunu hissedemiyor. Cefa çekmeden sefa sürülemez. İyi yaşamak hedefleniyorsa, mücadele, sektör bilgisi ve süreklilik şart...”

“90’lı yılların başında, askerliğimi tamamladıktan sonra bir banyo aksesuarları şirketinde işe başladım ve bir yıl kadar orada çalıştım. İnşaat sektörüyle tanışmam da böyle oldu. Ardından, dönemin iyi ve oldukça köklü bir yapı kimyasalları firmasında beş yıl satış ve yöneticilik yaptım. Tabii o dönemlerde şirketler bugünkü kadar profesyonel ve kurumsal olmadıklarından neredeyse her şeyi kendim yapmak zorunda kalıyordum. Sonradan anladım ki bu dezavantaj, aslında benim için büyük bir fırsatmış. Sektörü ve birçok şeyi bu şirkette öğrendim diyebilirim. Ardından kendi işimi kurma konusunda bir arayışa girdim. İki yıl arayışım devam etti. Sermaye şarttı ama bugünkü kadar önemli de değildi. ‘Ya kısmet’ dedim ve bir maceraya girdim. Sektörde bir firmada maaşlı çalışan bir personelken kalkıp ‘ben bu işi yaparım’ deyip, yapı kimyasallarında üretime soyunmak, hayatımda aldığım önemli kararlardan birisiydi. Pat diye dalmadık ama oldukça radikal bir şeydi...”

İş, başlamadan bitebilirdi
“1999 yılında birisi makine mühendisi, diğeri seramik bayiliği yapan iki arkadaşımla beraber Egeser adıyla bir yapı kimyasalı firması kurmaya karar verdik ve çalışmalara başladık. Mütevazı bir sermayeyle Kurtköy’de tesisin hazırlıklarını yaptık. Fakat makinelerin kurulacağı gün  17 Ağustos depremi meydana geldi. Tesisi daha önce kurmuş olsaydık daha ağır bir yükün altında da kalabilir, işin başında pes edebilirdik...”



Türkiye’de markadan önce insan geliyor

“Pazarda iyi yol alıyorduk. Egeser markası, hızlı büyümemizle birlikte bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Başka bir firmayı çağrıştırdığı için mahkemelerle uğraşmak zorunda kaldık. Zor deneyimler yaşadık, markamız elimizden alındı fakat iyi mücadele ettik. Egeser, dört farklı isimle ve son olarak Geser olarak yoluna devam etti. Haklı çıktığımız ve sonuçta kazandığımız bu mücadele bizim için iyi bir antrenman oldu, hayata ve işe dört elle sarıldık. Kısa zamanda dört farklı markayla ortaya çıkmak kolay bir iş değil. Dört markanın bir iki yıllık süreçte sürekli değişmesi bayiler tarafından kabul edilebilecek bir durum değildi. İnsanlar markaya değil bize değer verdiklerini gösterdiler. Türkiye’de insanı tanımak çok önemli. Markadan önce insan geliyor. Ama bugün markaların insanların önüne geçmesini arzu ediyorum. Isı ve su yalıtımı ancak 2003 yılında sonra arttığından, o dönemde özellikle seramik yapıştırıcı ve derz dolgusu alanında Marmara ve Batı Karadeniz bölgesi başta olmak üzere Türkiye pazarına yayıldık. Pazarın yüzde 90’ını yapıştırıcı grupları oluşturuyordu. Kaliteden taviz vermiyorduk. 2004 yılına kadar böyle devam ettik. 2004’ten itibaren 2007 yılına kadar da ısı yalıtımına hızlı bir giriş yaptık ve bayağı büyüdük...”

Parex ile ortaklık
“2007’nin ortalarında Fransız Parex Grubu Türkiye’de arayışlara girmiş ve bizimle de görüşmüştü. Biz de yabancı sermayeli uluslararası bir firmanın bize iyi şeyler katacağını  düşünerek, Parex Grup ile iki görüşmenin ardından iki yıllık bir ortaklık anlaşması imzaladık. 2009’da da hisselerimizi tamamıyla devredecektik. O dönemde uzun yıllar seramik yapıştırıcısıyla ayakta kalamayacağımızı biliyorduk. Artık Türkiye’de yapı kimyasalı firmalarının, geniş bir ürün yelpazesi olması ve geniş kitlelere ulaşması gerekliliği ağır basıyordu. Güçlü bir sermayeyi arkaya almak da önemliydi. Yakın bir gelecekte sektörün büyük bir pazarı olacağı ve büyük rakamlara da ulaşacağını görebiliyorduk. İşi belli bir seviyeye getirmiştik ama daha üst boyutlarda rekabet için başka bir güç gerekliydi...”

“Parex, geniş bir yelpazede hizmet veriyordu ve ürün gamı çok genişti. Ar-Ge’si iyi çalışan bir firmaydı. Parex Grup 80’lerde kurulan bir Fransız şirketi. 90’ların ortasında uluslararası gelişime önem vermiş ve bu amaçla ülkelerinde gelecek vaat eden, gelişime uygun altyapıya sahip firmaları devralma stratejisini hedef edinen bir tarihçesi var. Bu sayede de farklı pazarlarda güçlü büyüme ve liderlik gücüne sahip olmuş. Grup 19 ülkede 2700 kişilik personelle faaliyet gösteriyor. Fransa’dan sonra en çok satış oranının yüksek olduğu ülke yüzde 16 ile Kuzey Amerika. Dış cephe yalıtımı ve su yalıtım ürünlerinden sonra en çok satış oranının yüksek olduğu ürün seramik yapıştırıcısı ve zemin hazırlama ürünleri. Yapı ürünlerinde önde gelen üreticilerden biri olan Parex Grup’un dünyada 19 ülkede 50 üretim tesisi bulunuyor ve firma, yapı sanayinde kullanılmak üzere uygun ürünler sunuyor.”

İşi, kalbimizle hissederek yapıyoruz
“2009’a kadar Fransızlarla aramızda ciddi bir güven oluştu. 2009 yılında, kalan yüzde otuz hisselerimizi de devredip ayrılacağımızı düşünürken, devam etmemizi istediler. Bu işin sadece bilgi ve deneyimle yürümeyeceğini biliyorlardı. Geser’e karşı hissettiğimiz derin duyguların çok yararlı olacağını düşünmüş olmalılar ki hala firmada profesyonel yöneticiler olarak devam ediyoruz. Dürüstlükten, iyi hizmetten ödün vermeyen insanlar hep bir çizgiyi koruyabiliyorlar. Hisselerimizi sattıktan sonra tekrar bir firma kurabilirdik, ama bunu yapmadık. Geser’i kendi kimliğimiz, kendi çocuğumuz gibi görüyoruz. Yatırımlara, stratejilere Fransızlarla birlikte karar veriyoruz. Bu model belki Türkiye için yeni olabilir ama birçok ülkede Parex bunu yapıyor. Bilgili, deneyimi bol insan bulunur ama işi kalbiyle hisseden insan bulmak zordur...”

Dört fabrika hedefliyoruz
“Bu ortaklık kapsamında ilk olarak 2008’de Gebze’de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da katıldığı, 14 dönüm üzerine kurulu ve 150 bin ton kapasitesi olan yeni fabrikamızın açılışını yaptık. Parex, Türkiye’de büyümek istiyordu. Türkiye çapında dört fabrikayla hizmet verme hedefimiz var. Gebze fabrikası Marmara Bölgesi’ndeki ihtiyaçlarımızı karşılıyor. İkinci adım olarak Kayseri’deki fabrikayı devreye aldık. Hedefteki diğer iki fabrikayı da günün şartlarına göre farklı bölgelerde kuracağız. Su ve ısı yalıtımıyla beraber artık Türkiye’de pazar değişiyor, gelişiyor. Bu bilinçlenmeyle beraber yalıtım pazarına yönelik yeni arayışlarımız  olacak. Bir taraftan, şu anda beş altı ülkeye yapmamıza rağmen ihracata da ağırlık vermeyi planlıyoruz. Ortadoğu’da sular durulursa Güneydoğu Anadolu’ya ve Ege’ye bir tesis kurmayı istiyoruz. Anadolu yakasına bir depo açma durumumuz var. 2012’de Trabzon’a da bir depo kuracağız...”

Potansiyeli, yabancı yatırımcılar daha net görüyor
“Parex’in Türkiye’ye girişi çok mantıklıydı. Dünyada, aralarında Türkiye’nin de olduğu gelişmekte olan üç pazar var. Önemli bir coğrafyada bulunuyoruz, altyapımız tamamlanmamış, renovasyonlar yoğun, su ve ısı yalıtımı anlamında binaların çok eksik kaldığı bir pazar. Sektör büyüyor. Bu pazar da doğal olarak yabancı yatırımcıların iştahını kabartıyor. Biz çok farkına varamıyoruz ama bu potansiyel ve fırsatları dış ülkeler bizden çok daha net görebiliyorlar. Dolayısıyla Türkiye’de yatırım kararı verdiklerinde, seramik yapıştırıcı firması alacağız diye bakmadılar. Sektörünün önünün çok açık olduğunun farkındaydılar. Geser olarak biz de ürün segmentasyonunda yeni yeni kendimizi oluşturan bir firmaydık. İsmimiz piyasada biliniyordu. Ve sektörün gelişeceğini tahmin edebiliyorduk...”

Kendimizi yeniledik
“Yabancılarla çalışmanın birçok avantajını gördük. Bize çok büyük katkıları oldu. Çok profesyoneller. İşe bakışımız tamamıyla değişti. Pazar için çalışan bir yapıdayken, yeni bir pazar oluşturmanın önemini anladık. Ürün yelpazemiz çok gelişti. Bunun da Ar-Ge’den geçtiğini öğrendik. Bu gelişmeler, bizim dürüstlüğümüzle birleşince ortaya iyi bir tablo çıktı. Bu pazarda kaliteli hizmet verebilen, ürün ve geniş bir ürün yelpazesine sahip firmalar ayakta kalabilecek. Bu anlamda biz de yabancılardan büyük destek alıyoruz. Her şeyiyle kendimizi yeniledik. İş farklı gelişiyor. Artık günü yaşamak değil, ilerisini görmek şart. Bu da anlık kararlarla olmaz, bu işe marka bilinciyle beraber Ar-Ge’nizi koymanız ve güçlü bir sermaye yapısı gerekiyor...”

Hedef: Öncü markalar arasında kalabilmek
“Türkiye’de ısı yalıtımı 2000’li yıllarda gündeme gelmeye başladı. Son yapılan yasal düzenlemeler de ısı yalıtımının önünü 2016’ya kadar çok açtı. Buna rağmen sektörün şu anda bir çizgisi yok. İnşaat sektörü denilince uzun vadeler, ödenmeyen evraklar akla geliyor. Özellikle yapı kimyasalları sektörünün ürün yelpazesiyle farklı bir sektör olmasını arzu ediyorum. Belli bir çizgide ilerlemesi gerekiyor. Ama sektör hala fiyat ve vadelerle günü kurtarmaya çalışıyor. Biz de Geser Parex olarak gerek Ar-Ge, gerek kalite konusunda sektöre yön vermeyi amaçlıyoruz ve sektörde öncü markaların arasında kalabilmeyi hedefliyoruz...”

Korku, insanı köreltir
“Kaygı ve sıkıntı tabii ki her dönemde olur. Ama kaygı, sıkıntı ve korku duymak yine bu olumsuzlukları beraberinde getirir. İnsanı köreltir, bitirir. Ne düşünüyorsan, onunla karşılaşırsın. Kolayı seçen bir yapım yok. Hep daha iyinin peşindeyim. Bu da oturarak ve sadece düşünerek olmaz. Mücadeleci ve idealist bir yapı şart. Herkese bunu aşılamaya çalışıyorum. Bir şeyi gerçekten istersen yaparsın. Ne kadar istediğinle alakalı. Çok mütevazı sermaye ve kaynakla bugünlere geldik. Sermayemiz neredeyse sıfır noktasındaydı. Bugünse ciromuz yirmi milyona yaklaştı. Hedefimiz de 2017’ye kadar elli milyonun üzerine çıkmak. Gerçekçi şeyler hedefliyoruz, sağlıklı ve yavaş yavaş büyüyoruz...”

Sıkıntılar, fırsatları da beraberinde geteriyor
“Mücadeleyi severim. Sıkıntılı günler tabii ki yaşadık, kurulduğumuz gün deprem oldu. 2001 krizini yaşadık, 2008 krizinin etkileri hala devam ediyor. Biz krizlerle büyüdük, sıkıntılı dönemler deneyim açısından fırsatları da beraberinde getiriyor. İnsanlar hata yapabilir ama önemli olan hatalardan ders almak. Çok büyük hatalar yapmamışız. O savaşın içinde iyi mücadeleler vererek, ismimizi ve ürünlerimizi markalaştırmışız. Bu mücadelede tabii ki genç ve tecrübeli çalışanlarımızın katkısı da çok fazla...”

Sevilen bir marka yaratmak istiyoruz
“Geser Parex olarak  öncelikle sevilen bir marka imajı oluşturmak istiyoruz. Son tüketiciye yönelik ürünler satmıyoruz ama yine de güvenilir, sevilen bir marka olmayı amaçlıyoruz. Fransızlarla mantalitemiz de aynı. Sağlıklı ve yavaş büyümeyi hedefliyoruz. Ürün portföyümüz yüzden fazla üründen oluşuyor. Belli ürünler için düşük fiyatlı alternatifler oluştursak belki pazar payımızı artırırız ama bunun bize bir şey katacağına inanmıyoruz. Pazara öncelikle kaliteli hizmetle katkı sunmayı önemsiyoruz. Çoğunluğu dar gelirli insanlar tarafından yaptırılan mantolama uygulamaları çok ciddi ele alınmalı. Tasarruf elde etmek için size güvenerek yalıtım yaptırıyorlar. Bu güveni boşa çıkarmamak lazım. Sektördeki KDV uygulaması da bence büyük bir hata. Ayrıca krediler iyileştirilmeli, vadeler uzatılmalı. Burada devlet desteği şart...”

Tek bir bakış açısı yeterli değil
“Ne kadar bilgili, deneyimli olursanız olun, farklı bakış açıları olduğunu da bilmeniz gerekir. Ben de sürekli çevremdeki insanlardan görüş alırım. Her gün öğreneceğim şeyler çıkıyor. Teknoloji gelişti, yönetim sistemleri ve pazar gibi birçok şey farklılaştı. Artık tek bir bakış açısı yeterli olmayabiliyor. Genç ve dinamik kadromuz olaylara farklı gözlerle bakabilmemi sağlıyor...”

Denetim şart
“Teknoloji hızla değişiyor. Bu değişime ancak Ar-Ge ile ulaşılabiliyor. Bu sayede oluşturulan katma değeri yüksek ürünler oluşturulabilirse sektörde ancak avantaj elde edilebilir. İleride Ar-Ge’si güçlü firmalar sektöre yön verecek. Yapı kimyasalı ve yalıtım firmaları fiyatla, vadeyle farklılaşmak yerine teknoloji ve hizmetle farklılaşmalılar. Finansal riskler de yaşanıyor. Piyasada çok sayıda, kim olduğu tam belli olmayan firmalar var. ‘Kime mal satıyoruz’ sorusu hala sorulan bir piyasada riskler her zaman olacaktır. Bu risk faktörünün kalkması gerekiyor. Yalıtım sektörü büyük ve potansiyeli yüksek olmasının yanında maalesef denetimsiz, güvensiz bir yapıya sahip. Gerek üretim gerek uygulama kısmında zayıf noktası çok. Pazar büyük olmasına rağmen üreticiler ve uygulamacıların kar marjları oldukça düşük. Tüketici mutlu değil. Böyle bir pazarın bir an önce denetim altına alınması şart...”

Uluslararası bir markamız yok
“Türkiye’nin gerçek sorunu, hiçbir sektörde doğru dürüst uluslararası bir markasının olmaması. Üretmeden tüketen bir millet haline dönüştük. Bu da dünya üzerinde Türkiye’ye bakış açısını olumsuz etkiliyor. Bir kopyacılık ve ezbercilik hakim. Amacımız, yaptığımız işte en iyisi olmak. Bu da ancak bir marka ve kaliteyle olur. Sektörün öncü firmaları uzun vadelerle ve ucuz fiyatlarla günü kurtarmaya çalışıyorlar...”

Kalp kırmamaya dikkat ederim
“Sert bir görünüşüm var. Çabuk sinirlenirim, bununla birlikte hızlı sakinleşen bir yapım da var. Kalp kırmamaya çok dikkat ederim. Sadece maaş için çalışan değil de yaptığı işte en iyisi olmayı hedefleyen, gelişime açık, özgüveni yüksek ve dürüst insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Geser Parex’in böyle bir kültürü var. Sadece işi satmak olan insanlarla değil, etik değerleri de yüksek insanları bünyemizde barındırmaya çalışıyoruz. Her şey parayla ölçülemez. Aile firması hüviyetinde çalışacak, sıcak ilişkileri tercih eden insanları hedefliyoruz...”

Bayi seyahatlerinde çıtayı yükselttik
“Yetmişe yakın personelimiz ve yüz elliye yakın bayimiz bulunuyor. Personel ve ürün kalitesinin yanında bayilerimiz de bizim için çok önemli. Düzenlediğimiz geziler ve eğitimlerle onların ufuklarını da açmayı amaçlıyoruz. Özellikle Küba, Venezüela, Meksika veya Arjantin gibi farklı kültürlere sahip ve güzel ülkelere seyahatler düzenliyoruz. Tabii bu arada insanları kaynaştırıyor ve tanışmalarına da aracı oluyoruz. Bu konuda çıtayı yükselttiğimize inanıyorum...”

Deniz, doğa ve aile...
“2000 yılında evlendim. İlk olarak oğlum Kaan Mert ve ardından kızım Ekinsu doğdu. Ailemle vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Vakit buldukça denize veya doğaya açılırım. Keşfetmeyi severim. Denizcilik ve yatlara karşı bir merakım var. Önümüzdeki dönemlerde, işlerin yoğunluğunu azaltmayı ve kendime de boş zaman yaratıp zaman zaman tekneyle denize açılmayı düşünüyorum. Bugünlerde böyle bir lüksüm yok. Birçok yer görmeme rağmen en çok Türkiye’yi seviyorum. Ve tabii ki Fenerbahçe’yi...”

 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Atalay Özdayı; "2025 Yılında da Çift Haneli Pazar Büyümesi Hedefliyoruz"

Yalıtım dergimizin 2025 yılı ilk sayısında röportaj sorularımızı yanıtlayan Baumit Türkiye CEO'su Atalay Özdayı firması hakkında bilgiler verdi. G...
28 Ocak 2025

Ali Murat Ekin; ''Yapı kimyasalları inşaatların görünmez yüzü, binaların gizli kahramanlarıdır.'

2001 yılında yapı kimyasalları üretimine başlayan FİXA bugün İstanbul, Adana ve Ankara'daki 4 fabrikasında su yalıtım malzemeleri, beton katkıları...
21 Kasım 2024

Murat Savcı; 'Bu sene, yenilikçilik vizyonumuzun sonucu 3 ayrı ödüle layık görülmek bizleri gururlandırmıştır'

Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2024'te İzocam, Optima Smart ürünü ile 'Yılın Ses Yalıtımı Ürünü' ödülünü ve İzocam Genel Direktörü Murat ...
21 Kasım 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.