|
Yalıtım
A. DÜNYADA YALITIM PAZARI Dünyadaki petrol rezervlerinin 40, doğalgaz rezervlerininse 60 yıllık ömrü kalmıştır. 1997 yılında imzaya açılan ve dünyadaki sera gazı emisyonlarının 1990 yılı düzeyinin yüzde 5 altına çekilmesini öngören Kyoto Protokolü 16 Şubat 2005’te yürürlüğe girmiştir. Tüketilen enerjinin elde edildiği kaynaklar, genel olarak iki başlık altında toplanabilir. Bunlardan ilki olan kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtları ve nükleer enerji kaynaklarını içerir. Bu gruptaki enerji kaynakları sınırlıdır ve "yenilenemeyen enerji kaynakları" olarak adlandırılır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşan diğer grup ise güneş, rüzgár, su ve jeotermal enerji kaynaklarını içerir. Dünyada kullanılan enerjinin büyük kısmı yenilenemeyen enerji kaynaklarından elde edilmektedir. Dünya genelinde 2003 yılında kullanılan enerji miktarı 9.741,1 milyon TEP (yakıt karşılığı ton) düzeyinde olmuştur. Bu enerjinin yüzde 38’i petrol, yüzde 26’sı kömür, yüzde 24’ü doğalgaz enerjisi, yüzde 6’sı nükleer ve yüzde 6’sı hidrolik enerjidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarında en fazla kullanılan enerji türü hidrolik enerjidir. Enerji ve doğal kaynaklar sosyo-ekonomik faaliyet alanının özellikleri birincil enerji kaynakları arzı, ülke temelinde ve dünya genelinde GSMH’lerin yaklaşık yüzde 6-7’sini oluşturmaktadır. Kurulu dünya enerji arz sisteminin yatırım değeri 10 trilyon doların üzerinde, yenilenme süresi ise yaklaşık 30 yıl olup, enerji ticareti ve yatırımlarının yıllık değeri de 1 trilyon doları aşmaktadır. Bir yandan da tüm sektörlere vazgeçilemez bir girdi sağlayan bu sektör, ekonomiyle birlikte büyümekte ve giderek pahalılaşmaktadır. Batılı uzmanlara göre dünya ülkeleri bundan 30 yıl öncesine oranla yüzde 30 daha fazla enerji tüketmektedir. Yapılan tahminlere göre, 2025 yılında enerji ihtiyacı bugünkünden yüzde 65 daha fazla olacaktır. Bu kapsamda yalıtımın önemi de gün geçtikçe artmaktadır. Yalıtım ile ilgili çalışmalar 20. yüzyılın başından itibaren başlamıştır. Ancak yalıtım uygulamaları açısından, 1970’li yıllardaki petrol krizi önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur. Bu tarihten sonra, enerji tasarrufu önlemleri çerçevesinde ısı yalıtımı öne çıkmış ve bu konuda ciddi adımlar atılmıştır. İklim değişikliği ve küresel ısınma tehdidinin son yıllarda birçok bilimadamı tarafından gündeme getirilmesi ile bu eğilim hala sürmektedir. 19. yüzyılın başında ilk olarak parlak metalik yüzeylerin kullanıldığı reflektif yalıtım malzemelerinin patenti alınmıştır. 1910’lu yıllarda levha şeklindeki yalıtım ürünleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Ardından rijit yalıtım levhaları üretilmiştir. Elyaf levhalar 1920’lerde yaygınlaşmıştır. Cam elyafı üretimi ise 1930’larda başlamıştır. Bu yıllarda ilk klima cihazları üretimi başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’de ısı yalıtımı zorunlu hale getirilmiştir. 1940’larda su emmeye karşı yüksek dirençli ekstrüde polistren ürünü geliştirilmiştir. Genleştirilmiş polistren köpüğü ise ilk olarak Almanya tarafından üretilmiştir. Ülkelerin enerji politikaları açısından 1973 yılı önemli bir tarihtir. Petrol ihraç eden ülkelerin önce petrol arzını kısıtlamaları, daha sonra da petrol fiyatlarını beklenmedik ölçüde artırmaları sonucu ortaya çıkan Petrol Krizi’nin yol açtığı ekonomik çıkmaz, bütün dünya ülkelerini enerji konusunda yeni arayışlara zorlamıştır. Ülkeler, bir yandan alternatif enerji kaynakları arayışına girerken, diğer yandan da enerji verimliliği konusunda acil önlemler alma yoluna gitmişlerdir. Petrol fiyatlarının, krizi izleyen yıllarda da sürekli artış eğiliminde olması enerji verimliliği ile ilgili önlemleri, ülkelerin ekonomi politikalarının vazgeçilmez bir parçası haline getirmiştir. Dünya ülkelerinde, su yalıtımı ile ilgili uygulamalar inşaatın bir parçası olarak ele alınmıştır. İnşaatlarla ilgili standartlar ve bu standartlara uyulması konusundaki kararlılık su yalıtımını bir sorun olmaktan çıkarmıştır. Çevre kirliliği ve malzemelerin geri dönüşümüyle ilgili çalışmalar yeni malzemelerin geliştirilmesine ön ayak olmaktadır. Modern yaşamın bir parçası haline gelen gürültü konusunda da dünyada ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Özellikle gelişmiş ülkeler bu konudaki standart ve yönetmeliklerini genişleterek, insanları gürültünün zararlı etkilerinden korumaya yönelik önlemleri teşvik etmektedirler. Yangın güvenliği de gelişmiş ülkelerin üzerinde önemle durduğu bir konudur. Teknolojik gelişmelerle birlikte, kullandığımız elektrikli araçların sayısının artması yangın risklerini de artırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, inşaatlarda hafif malzemelerin artan bir şekilde kullanımı da risk artırıcı bir faktördür. Bütün bunlar, dünya ülkelerini yangın yalıtımı ile ilgili önlemler konusunda harekete geçirmiştir. Isı yalıtımı, bütün dünyada enerji verimliliği kavramına bağlı olarak geliştirilen politikaların en önemli ayağını oluşturmaktadır. AB’de konut ve yapı sektörünün toplam enerjinin yaklaşık %40’ını tüketmesi ve büyük bir tasarruf potansiyeline sahip olması, bu sektöre yönelik ilgiyi artırmıştır. Birçok ülke 1970’li yıllardan başlayarak, yeni bina kodları ve standartları geliştirmiştir. Bu standartlar, gelişen yalıtım teknolojilerine bağlı olarak sürekli yenilenmektedir. Özellikle, Avrupa’nın soğuk iklim bölgesindeki Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi ülkeler, 1970’li yıllardan itibaren, inşaatla ilgili yönetmeliklerinde, binalarda enerji verimliliği ve buna bağlı olarak ısı yalıtımıyla ilgili ayrıntılı düzenlemelere yer vermişlerdir. İsveç’in bu konuda hazırladığı yönetmelik, bugün birçok Avrupa ülkesi için model oluşturmaktadır. İsveç’te, 2050 yılına kadar binalarda yüzde 50 daha az enerji talebi sağlanacak şekilde ısı yalıtım standartlarında değişiklik yapılması öngörülmektedir. Ses yalıtımı konusunda Dünya Sağlık Örgütü (WHO), rahat bir uyku için odadaki ses düzeyinin 30-35 desibel arasında olması gerektiğini belirtmektedir. 89/106/EEC "Yapı Malzemeleri Direktifi" kapsamında yapılan güvenli ürün tanımında yapı işlerinde kullanılacak ürünlerin sağlaması gereken temel gerekliliklerden birisi gürültüden korunmadır. Örneğin Hollanda’da, gürültü seviyesi 50 desibelden yüksek olan yerlere inşaat yapılması yasaklanmıştır. Yalıtım sanayisinde son yıllarda özellikle var olan ürünlerde yenilikler yapılmaktadır. Yalıtım malzemeleri yapı teknolojilerine ülkenin kültürel, mimari ve fiziksel özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple son yıllarda uluslararası şirket birleşmeleri sıkça gerçekleşmektedir. ABD ve Avrupa’nın toplam yalıtım pazarı büyüklüğü 415 milyon m3’tür. Camyünü bu pazarın 285 milyon m3 ile yüzde 68’ini oluşturmaktadır. B. TÜRKİYE’DE YALITIM PAZARI Türkiye'de kullanılan enerjinin büyük kısmı ithalat yoluyla temin edilmektedir. Ayrıca enerjinin üçte biri ısıtma ve soğutma alanında kullanılmaktadır. Türkiye’deki bütün bina stoğunda TS 825 standardında yalıtım yapılması, yılda 1 milyar dolardan fazla enerji tasarrufu anlamına gelmektedir. 2006 yılında yapılmış olan ısı yalıtımı uygulamalarıyla yaklaşık 550 milyon dolarlık tasarruf sağlanmıştır. Toplam enerji tüketiminin yüzde 70-75’inin konut ve sanayi alanında yapıldığı göz önünde bulundurulursa, öncelikli olarak bu alanlarda yalıtım yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Konutlarda enerji kaybının yüzde 40'ı duvarlardan, yüzde 30’u pencerelerden, yüzde 17’si havalandırmadan, yüzde 7’si çatıdan ve yüzde 6’sı bina tabanından gerçekleşmektedir. Türkiye, yalıtım uygulamalarındaki eksiklikler nedeniyle her yıl ortalama 5 milyar dolar zarara uğramaktadır. B.1. Şirket Profili ve İstihdam Türkiye'de yalıtım sanayisinde faaliyet gösteren İZODER'e üye 42 üretici, 83 satıcı, ithalatçı ve uygulayıcı olmak üzere toplam 125 firma bulunmaktadır. Bir diğer sektör derneği olan XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği çatısı altında ise sektörde faaliyet gösteren 10 firma toplanmıştır. Sektörde istihdam edilen kişi sayısı ise 35 bini geçmektedir. Türkiye'de yalıtım alanında faaliyet gösteren kuruluşlar üç grup halinde ele alınmaktadır. İlk grup ısı ve su yalıtım ürünleri üreticilerini, ikinci grup üretici olmayan bayileri, üçüncü grup ise alt bayiler, uygulamacı veya alt yüklenici firmaları kapsamaktadır. B.2. Üretim ve Kapasite Yalıtım alanında kullanılan ürünlerin büyük bölümü yurtiçinde üretilmektedir. Özellikle bitümlü örtüler, sürme esaslı su yalıtım malzemeleri, camyünü, genleştirilmiş polistren ve poliüretan ürünleri, uzun yıllardır üretilmektedir. Taşyünü ve ekstrüde polistren malzemelerinin üretimi de yapılmaktadır. Özellikle elastomerik kauçuk köpüğü, polietilen köpük ve benzeri malzeme gereksinimlerinin hemen hemen tümü yerli üretimle karşılanabilmektedir. Yalıtım sanayisinde artık ısı yalıtım levhaları ile yardımcı malzemeler paket halinde üretilmekte ve pazara sunulmaktadır. Türkiye’de üretimi yapılan yalıtım malzemelerinin kaliteleri dünya standartlarındadır. Türkiye’de üretimi yapılan yalıtım ürünleri şöyledir; mineral yünler (camyünü, taşyünü), XPS (ekstrüde polistren köpük), EPS (ekspande polistren köpük), yalıtım camı, perlit, elastomerik kauçuk, polietilen, poliüretan, akustik sünger (PU), alçı panel, polimer bitümlü örtü, sürme esaslı su yalıtım malzemeleri, yapı yangın yalıtımı malzemeleri, yangına dayanımlı cam ürünleri, endüstriyel yangın yalıtım ürünleri, yapı ses yalıtım malzemeleri, ses yalıtım cam ürünleri vb. Yalıtım sanayisinde üretici firmaların yanısıra yalıtımlı sandviç panel, giydirme cephe, yalıtımlı siding ve dış cephe ısı yalıtımı (mantolama) gibi yalıtım sistemi üreticisi firmalar da faaliyet göstermektedir. Yalıtım alanındaki büyüme oranı son yıllarda ortalama yüzde 15-20 düzeyindedir. B.2.1. Isı Yalıtımı Türkiye’de ısı yalıtım pazarı geçtiğimiz son on yıldır her yıl ortalama yüzde 20 büyüme göstermektedir. Mantolama olarak bilinen ve uluslararası literatürde ETICS ve EIFS uygulamaları olarak tanımlanan dıştan ısı yalıtımı pazarı ise son 5 yıldır her yıl ortalama yüzde 35 büyümektedir. 2006 yılında ısı yalıtımı pazarı bir önceki yıla göre yüzde 22 büyüyerek yaklaşık 6,1 milyon m3’lük büyüklüğe ulaşmıştır. Türkiye’de ısı yalıtım sektörü hızla büyümesine rağmen AB ve Amerika ile yapılan kıyaslamalarla, henüz yalıtım konusunda çok yol alınması gerektiği ortadadır. Bu ülkelerde kişi başına düşen birim tüketimler 5-15 kat daha fazladır. 2006’da satılan yaklaşık 1,8 milyon m3 EPS, 1,1 milyon m3 XPS, 500.000 m3 PU, 2,0 milyon m3 camyünü, 700.000 m3 taşyününden oluşan 6,1 milyon metreküplük yalıtım malzemesi, yaklaşık 120 milyon metrekare yalıtım alanı anlamına gelmektedir. 2006 yılı sonu itibariyle yaklaşık 6,1 milyon m3’lük ısı yalıtım malzemesi satışıyla 550 milyon YTL’lik enerji tasarrufu sağlanmıştır. Türkiye’de bulunan bütün binalarda kurallara uygun olarak yalıtım yapılması durumunda yıllık tasarrufun 5 milyar dolar düzeylerinde olacağı tahmin edilmektedir. Yalıtım sektöründe üretim ve satışlar mart ayından itibaren hız kazanmıştır. Sektörün, 2007 yılının ilk üç çeyreğindeki büyüme rakamlarına bakılarak, yıl sonunda 2006 yılına göre yüzde 15’ler dolayında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Türkiye’nin enerji ihtiyacı, sanayileşme ve büyüme sürecinde her geçen gün biraz daha artarken, enerji üretimi bu artışı karşılayacak orana ulaşamamaktadır. 1990-2000 yılları arasında Türkiye’nin enerji tüketimi yüzde 57 oranında artarken, enerji üretimindeki artış yüzde 9,4 oranında kalmıştır. 1990 yılında Türkiye, enerji ihtiyacının yüzde 49’unu, 1995 yılında yüzde 43’ünü kendi kaynaklarıyla karşılarken, 2000 yılında bu oran yüzde 34’e, 2006 yılında ise yüzde 28’e gerilemiştir. Bu koşullarda yakın gelecekte Türkiye’nin enerji ihtiyacının ancak yüzde 25’ini kendi kaynaklarıyla karşılayabileceği öne sürülmektedir. Üretilen ısı yalıtımı malzemeleri olması gereken düzeyin çok gerisindedir. 2000 yılından bu yana yeni ruhsat alan bütün binaların mevzuatlara uygun olarak inşa edildiği kabulü ile yapılan hesaplamalarda elde edilebilecek enerji tasarrufunun yıllık parasal değeri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. Bu tablo, ısı yalıtımının enerji tasarrufu sağlamadaki önemini açıkça ortaya koymaktadır: B.2.2. Su Yalıtımı Su yalıtım pazarında zor detaylarda kullanılmak üzere tasarlanan, poliüretan esaslı sürme veya püskürtme su yalıtım membranları, her tür iklim şartlarına uygun polimer bitümlü su yalıtım örtüleri, farklı formülasyonlara sahip sentetik esaslı su yalıtım örtüleri gibi yeni malzemeler bulunmaktadır. Aynı zamanda, noktasal yapıştırmaya uygun özel hazırlanmış alt yüzeyli polimer bitümlü su yalıtım örtüleri vb. mevcut ürünlerde kullanım kolaylığına yönelik yeni ürünler, son gelişmeler olarak göze çarpmaktadır. 2006 yılında Türkiye'de polimer su yalıtım örtüsü ve kiremit altı örtü üretim kapasitesinin 60 milyon m2’nin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Avrupa bitümlü örtü pazarının 2000 yılı büyüklüğü 800 milyon m2’dir. İtalya 130Ğ140 milyon m2’lik, Almanya 260 milyon m2’lik ve Fransa 100 milyon m2’lik pazar paylarıyla öne çıkmaktadır. Toplam pazarda bitümlü örtüler yüzde 76’lık pay ile başı çekmektedir. Sürme esaslı ve kristalize su yalıtım malzemelerinin tüketim miktarının 2006 yılında 30 bin tonun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Sürme esaslı su yalıtım malzemeleri yüzde 17 pazar payı ile bitümlü örtüleri takip etmektedir. Ülkemizde üretilmeyen sentetik örtüler ise konutların yanı sıra tünel, yapay gölet ve arıtma tesisi gibi özel projelerdeki kullanımları ile su yalıtım pazarında yüzde 7’lik bir paya sahiptir. Bütün su yalıtımı sektörü ele alındığında yaklaşık olarak 36,5 milyon m2 yüzeye uygulama yapıldığı söylenebilir. Türkiye’de su yalıtımı yapılmasına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Avrupa’da su yalıtım uygulamaları inşaat işlerinin vazgeçilmez bir parçası olarak görüldüğünden, pazar büyüklükleri ülkemizin çok üstündedir. Pazar büyüklükleri incelendiğinde Almanya’nın ülkemizden 5.8 kat, İtalya’nın 2.9 kat ve Fransa’nın ise 2 kat daha fazla bitümlü örtü kullandığı ortaya çıkmaktadır. Kullanım miktarı olarak sürme esaslı su yalıtım malzemeleri incelendiğinde AB ülkelerinin Türkiye’den yaklaşık yüzde 40 daha büyük pazarlara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Sentetik esaslı su yalıtım örtülerinin ise Avrupa ülkelerine göre Türkiye’deki pazar payı sadece yüzde 1-2 kadardır. B.2.3. Ses Yalıtımı AB tarafından hazırlanan 2002/49 sayılı "Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi" direktifi 01 Temmuz 2005 tarih 25862 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Direktife uygun çalışmaların tamamlanmasıyla, 1986 yılından beri yürürlükte olan "Gürültü Kontrol Yönetmeliği" kaldırılmıştır. "Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği"; kişilerin beden ve ruh sağlığını, huzur ve sükûnunu gürültü ile bozmayacak bir çevrenin geliştirilmesini hedeflemektedir. Bu amaçla yönetmelikte ilk adım olarak çevresel gürültü kaynakları ile gürültüye duyarlı alan ve mekánlar tanımlanmaktadır. Gürültüye duyarlı alan ve mekánlara konut, hastane, okul, motel, pansiyon vb. yapılar örnek olarak gösterilebilir. B.2.4. Yangın Yalıtımı Gelişen teknoloji ve sanayileşmeye paralel kentsel nüfusun ve yapılaşmanın her geçen gün artması, yangın riskinin ve buna bağlı olarak yangının maddi ve manevi zararlarının artışına da neden olmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde meydana gelen yangın sayısı, Türkiye’de meydana gelen yangın sayısına oranla fazla olmasına rağmen ortaya çıkan maddi ve manevi zarar Türkiye’de daha fazladır. Bunun en önemli sebebi Avrupa Birliği ülkelerinde yangını önleyici ve yayılmasını engelleyici tedbirlerin alınmış olması, bireylerin yangın konusunda daha bilinçli olmalarıdır. Türkiye’de yapı malzemelerinin yangın karşısındaki davranışları halen Almanya’nın geliştirdiği sınıflandırma sistemi esas alınarak, DIN 4102 standardına göre test edilmektedir. Yapı elemanlarının yangına dayanıklılık süreleri de ülkemizde TS 1263, TS 4065 ve DIN 4102 standardına göre test edilmektedir. B.3. Yurtiçi Talep ve Tüketim Yalıtım, Türkiye’nin krizlere rağmen büyümeye devam eden tek sektörü konumundadır. Son yıllarda hızla büyüyen yalıtım sektörü 2006 yılında hacmini 1,2 milyar dolara çıkarmış durumdadır. Türkiye’de ısı yalıtımı sektörü hızla büyüyor olmasına rağmen, AB ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye oldukça geri kalmış durumdadır. Fransa’da yalıtım ürünlerinin pazar büyüklüğü 30 milyon metreküp iken Türkiye’de bu rakam ancak 6 milyon metreküpe ulaşabilmektedir. Bugün Türkiye’de binaların metrekare başına enerji tüketimi yaklaşık 300-350 kwh arasında. Oysa iklim olarak daha soğuk olan Almanya’ya bakıldığında bu oranın 30-60 kwh’e inebildiği görülmektedir. Bu değerlerin Türkiye’de de ortalama 100-120 kwh olması hedeflenmektedir. Enerji tüketiminin sektörlere göre dağılımına bakıldığında aşağıdaki gibi bir grafik ortaya çıkmaktadır. Enerji tüketimi açısından bakıldığında konut sektörünün yüzde 33 gibi önemli bir payı olduğu görülmektedir. Konutlar ve sanayi yapıları bazında kullanılan enerji toplam enerji tüketiminin yüzde 70-75’i oranındadır. Türkiye'de kişi başına 2006 yılı sonunda 0,08 m3 yalıtım malzemesi düşmektedir. Avrupa'da kişi başına düşen tüketim 0,4 m3, ABD'de ise 1 m3 düzeyindedir. Türkiye, kişi başına tüketim rakamıyla Almanya'nın 10 kat (0,8m3/kişi), Fransa’nın ise 5 kat (0,4m3/kişi) gerisinde kalmaktadır. Ayrıca İtalya, İspanya ve Portekiz'in de 2,5 kat (0,2m3/kişi) gerisinde yer almaktadır. B.4. İhracat Pek çok hammaddenin ithalatla karşılanmasına karşın Türkiye büyük oranda ihracat gerçekleştirmektedir. Son dönemde AB’de geçerli olan EN standartlarının kabul edilmesiyle birlikte yalıtım alanında ihracat olanakları artmıştır. Ancak pek çok ürünün ithalat yoluyla elde edilmesi ve devlet tekelinde üretilen hammaddelerin uluslararası pazardan pahalıya satılması, uluslararası rekabet şansını azaltarak ihracatı zorlaştırmaktadır. Isı yalıtım malzemelerinin büyük bir bölümü, taşıma maliyetleri göz önüne alındığında genellikle 250 kilometre çapında bir alanda efektif sonuç vermektedir. Bu nedenle ihracat miktarının yüzde 10-15’ler civarında olduğu tahmin edilmektedir. B.5. İthalat İthalat yoluyla karşılanan hammaddelerin başında genleştirilmiş polistren ve ekstrüde polistren ürünlerinin hammaddeleri sayılmaktadır. Üretimin tüketimi karşılamadığı ürünlerde de ithalat yapılmaktadır. Az oranda taşyünü, elastomerik kauçuk ve polietilen köpük ithal edilmektedir. Ayrıca Gümrük Birliği’ne giriş ve kaldırılan gümrük duvarları, Avrupa’daki üreticiler için Türkiye’yi önemli bir pazar haline getirmiştir. İthal edilen kimi ürünlerin yerli üretimi bulunmamaktadır. Bu sayede bu tip yeni ürünler yurtiçi üretiminin yapılması için çabaları harekete geçirmektedir. 2020’de petrol ithalatının 74 milyon tona, 1990 yılında 12 milyar m3 olan doğalgaz ithalatının ise 78.5 milyar m3’e yükseleceği belirtilmektedir. B.6. Yalıtım Sanayisinde Kullanılan Hammaddeler çIsı yalıtım malzemelerinden XPS, "Ekstrüde Polistren Köpük" ve EPS "Ekspande Polistren Köpük" levhaların üretimi için gerekli olan polistren hammaddesinin tamamına yakını ithal edilmektedir. çMineral esaslı yalıtım malzemelerinde kullanılan bağlayıcı (bakalit vb.) malzemeleri hem yerli üretimle hem de ithalat yoluyla temin edilmektedir. çKauçuk esaslı tesisat yalıtım malzemelerinin hammaddeleri ithal edilmektedir. Polietilen esaslı tesisat yalıtım malzemelerinin hammaddeleri hem yerli üretimle hem de ithalat yoluyla temin edilmektedir. çCamtülü kaplamaların tümü ithal edilirken, alüminyum kaplamaların tümü yerli üretimle karşılanmaktadır. çSıvalı dış cephe ısı yalıtım sistemlerinde kullanılan sıva, yapıştırıcı, son kat dekoratif kaplamalar, subasman profili ve köşe profili yerli üretimle, dübel ve alkali dayanımlı donatı filesi hem yerli üretimle hem de ithalat yoluyla temin edilmektedir. çBütün plastik esaslı yalıtım malzemelerinde kullanılan yangın geciktirici katkılar Türkiye'de üretilemediğinden ithal edilmektedir. çSu yalıtımı olarak örtüler, likit astar koruyucular için bitüm, rafinerilerden temin edilmekte, APP (kısmen yurtiçinden), SBS, emülgatör türü katkılar ile yüzey kaplama taşları ithal edilmektedir. çSes yalıtımı için kullanılan ürünler camyünü, taşyünü, ahşap yünü, polietilen, polirüretan, kauçuk köpüğü, melamin köpüğü, delikli metal, ahşap ve alçı panolardır. Bu malzemeler hem yerli üretimle hem de ithalat yoluyla temin edilmektedir. çYangın yalıtımında kullanılan camyünü, taşyünü, alçı panolar, seramik yünü, perlit, vermikülüt, cam köpüğü, kalsiyum silikat ve özel mastikler de hem yerli üretimle, hem de ithalat yoluyla temin edilmektedir. C. TÜRKİYE YALITIM PAZARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ Gerek küresel ısınmanın etkileri gerekse de enerji kaynaklarının hızla tükeniyor ve maliyetlerin artıyor olması nedeniyle yalıtım sektörünün gelecek yıllarda dünyada ve Türkiye’de hızlı bir büyüme trendi içinde olacağı tahmin edilmektedir. Bu büyümede kuşkusuz doğalgaz kullanımının yaygınlaşması ile ısınmada, klima kullanımının yaygınlaşması ile de soğutmada kullanılan enerji maliyetlerinin artması da önemli bir faktördür. Sektörde yaşanan büyümede özellikle ısı yalıtımı pazarında, yürürlüğe konan çeşitli yönetmelik ve standartlar yanında bir başka gelişme de 2007 yılının şubat ayında TBMM’de kabul edilen "Enerji Verimliliği Kanunu"dur. Enerji Verimliliği Kanunu’nda zorunlu kılınan "Enerji Kimlik Belgesi" ile bundan böyle binaların ısıtma ve soğutma amaçlı ihtiyaç duydukları enerji miktarı ve yalıtım durumu hakkında bilgi alınabilecektir. Sektörü doğrudan etkileyen bu kanunla ayrıca enerji verimliliği için mevcut binalarda ısı yalıtımı uygulamalarının kararı artık oybirliği yerine oy çokluğu ile alınabilecektir. Bu gelişmeler ise artık binalarda ısı yalıtımı uygulamaları kararının daha kolay alınabileceği anlamına gelmektedir. C.1. Yalıtım Sanayisinin Gücü Uluslararası Standartlar Türkiye'de yalıtım sanayisi, AB’ye uyum çerçevesinde üretim ve uygulama teknolojisi alanında pek çok uluslararası standardı yakalamış durumdadır. Dolayısıyla dünya pazarında sanayi için rekabet olanakları bulunmaktadır. AB’de 1 Ocak 2006’dan itibaren bütün binalarda ısı kimlik belgesi "Energiepass" zorunlu hale gelmiştir. Bu uygulamaların da en kısa zamanda tamamlanması ile tam anlamıyla standartlar yakalanacaktır. <I>Çevre Duyarlılığı</I> Türkiye'nin henüz Kyoto Protokolü’ne katılmamış olmakla beraber İklim Değişikliği Sözleşmesi’ne taraf olmasıyla birlikte çevre kirliliği konusunda artan duyarlılık, yalıtım alanında gelişimi destekleyecektir. <I>Yalıtım Bilincinin Artması</I> Deprem ve enerji fiyatlarındaki yüksek artışlarla yalıtım bilinci artmaktadır. Artık eski yapılarda da yalıtım uygulamaları gündemdedir. <I>Yalıtım Teknolojisi Eğitimi</I> Kocaeli Üniversitesi’nde Yalıtım Teknolojisi bölümü açılmıştır. Bu sayede sanayiye nitelikli işgücü sağlanması mümkün olacaktır. Ayrıca İZODER bünyesinde eğitim faaliyetleri düzenlenmektedir. C.2. Yalıtım Sanayisinin Sorunları Tüketici Bilinçsizliği Yalıtımda Türkiye’nin karşılaştığı önemli sorunlardan biri tüketici bilinçsizliğidir. Bu amaçla son iki yıldır bilinçlendirme çalışmaları düzenlenmektedir. İnşaat aşamasında ucuz konut üretme amacıyla ihmal edilen öncelikli konulardan birisi yalıtımdır. Türkiye’de inşaat yatırımları arasında en büyük payı konut sektörü almaktadır. Ucuz konut üretimi amacıyla ihmal edilen kollardan en öncelikli olanı da yalıtım olmaktadır. Var olan standartlar ve yönetmeliklerde belirtilen zorunlu uygulamalardan kaçınılmaktadır. <I>Düşük Kalitede Üretim / Haksız Rekabet</I> Standartlara uygun üretimi ve uygulaması yapılmayan ürünler nedeniyle, haksız rekabet ortaya çıkmaktadır. Bu ürünlerin ithalatı sanayinin dünyada kötü bir imaja sahip olmasına neden olmaktadır. Ayrıca bu ürünler nedeniyle tüketicinin yeni oluşmaya başlayan yalıtım bilinci de zedelenmektedir. <I>Yüksek Maliyetler</I> Yerli üreticinin yüksek maliyet girdileri, ihracata yönelmeyi beraberinde getirmektedir. Yerli hammadde ve enerjide sağlanacak uygun koşullarla sanayinin ihracat olanakları artacaktır. KDV oranlarının yüksekliği ve SSK primleri de yalıtım sanayisinde faaliyet gösteren üreticilere sıkıntı yaratmaktadır. <I>Denetim ve Standart Eksiklikleri</I> Yalıtım alanında hala denetim ve standart eksiklikleri bulunmaktadır. Kayıt dışı ürünlerin pazara sunulması sonucunda kalitesiz ve düşük fiyatlı ürünlerle haksız rekabet yaratılmaktadır. <I>Ara ve Nitelikli Eleman Eksiklikleri</I> Her ne kadar eğitim konusunda gelişmeler sürdürülse de yetişmiş teknik ve ara eleman eksiklikleri bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle uygulamada istenilen kalite ve standartlara ulaşılması güçleşmektedir. <I>AR-GE Çalışmaları</I> Sanayi genelinde AR-GE çalışmaları yeterli oranda teşvik edilmemektedir. AB’yle uyum sürecinde rekabeti zedeleyici en önemli sorunlardan birisi budur. Ayrıca sanayi genelinde herhangi bir veri envanteri yapılamamaktadır. İlginizi çekebilir... Atalay Özdayı; "2025 Yılında da Çift Haneli Pazar Büyümesi Hedefliyoruz"Yalıtım dergimizin 2025 yılı ilk sayısında röportaj sorularımızı yanıtlayan Baumit Türkiye CEO'su Atalay Özdayı firması hakkında bilgiler verdi. G... Ali Murat Ekin; ''Yapı kimyasalları inÅŸaatların görünmez yüzü, binaların gizli kahramanlarıdır.'2001 yılında yapı kimyasalları üretimine baÅŸlayan FİXA bugün İstanbul, Adana ve Ankara'daki 4 fabrikasında su yalıtım malzemeleri, beton katkıları... Murat Savcı; 'Bu sene, yenilikçilik vizyonumuzun sonucu 3 ayrı ödüle layık görülmek bizleri gururlandırmıştır'Yalıtım Sektörü BaÅŸarı Ödülleri 2024'te İzocam, Optima Smart ürünü ile 'Yılın Ses Yalıtımı Ürünü' ödülünü ve İzocam Genel Direktörü Murat ... |
|||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.