
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mahmut Küçük: "YapıKanununu Bütüncüllüğe.![]()
Enerji Verimliliği Yasa Tasarısı'nda bazı malzemelerin yalıtım ürünü kategorisinde değerlendirilmesine yönelik eleştirilere de ya veren Mahmut Küçük, "Şu anda bir alt komiti çalışıyor; dolayısıyla eleştiriler için çok erken. Yapı malzemelerinin hepsini göz önüne almak zorundayız..." diyor E tnar Yasası içerisinde kendisini bulamamış kavramları ve yapıyla ilgili hükümleri daha bütüncül olarak ele alacak bir Yapı Kanunu üzerine çalıştıklarını dile getiren Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mahmut Küçük, bu kanunun yalıtımı ve ısı tasarrufunu öne çıkartan hükümler ihtiva edeceğini belirtiyor. Yıl sonuna kadar çalışmaların sonuçlandırılacağını ve çıkarılması planlanan kanunun inşaat sektörünün alfabesi olacağını vurgulayan Küçük, ısı veya yangın yönetmeliklerinin bundan sonra dayanağını bu kanundan alacağını söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Yapı Kanunu'nu bütüncüllüğe kavuşturacağız. Kanun, sondaj esaslarından proje düzenleme esaslarına, şartnamelerden yönetmeliklere kadar bir çok şeyin kılavuzu olacak. Bir projenin tasdiki, bir yapının denetimi ya da ilgili hukuki mevzuat, temel kaynağını Yapı Kanunu'ndan alacak. Bazı yönetmelikleri kanun gücüne kavuşturacağız..." Tasarıda, yapı denetim kuruluşlarının Türkiye geneline yaygınlaşmasının da planlandığını belirten Mahmut Küçük, "Yapı denetim kuruluşları şu anda 19 ilde faaliyet gösteriyor. Fakat bu kuruluşların Türkiye geneline yaygınlaştırılması lazım. Tasarıyla, kanunun sigorta ayağını tamamladık ve mesleki sorumluluk sigortasına da yer verdik. Sorumlulukların çok net bir şekilde dağıtılması gerekiyor. Daha önce 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu alelacele çıkartıldığı için cezai müeyyideler konusunda bir şey yoktu; şimdi müeyyideler getirildi. Yapı denetim kuruluşlarının sahiplerinin mühendis veya mimar olmaları esası gerçekleşiyor ve denetim ücretlerinin yeniden ayarlanması düşünülüyor" diyor. Geçirgenlik katsayısı ile ilgili yapılan eleştiriler çok erken... Enerji Verimliliği Yasa Tasarısı'nda, bazı yapı malzemelerinin yalıtım ürünü kategorisinde değerlendirilmesine yönelik eleştirilere de yanıt veren Bayındırlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mahmut Küçük, "Şu anda bir alt komite çalışıyor; dolayısıyla eleştiriler için çok erken. Yapı malzemelerinin hepsini göz önüne almak zorundayız. O komite, önce kendi özgür iradesiyle doğruları ortaya koysun, biz ondan sonra bir hüküm verebiliriz. Şu aşamada komitenin çalışmasına müdahale etmemek gerekir. Mesela tuğla, gazbeton veya bims türü malzemeler var; çok akılcı ve dengeli bir şekilde konuya yaklaşmak gerekiyor. Yani birini diğerine tercih etmeden, hangisinin kullanılMASI gerekiyorsa onu kullandırmak suretiyle bir denge kurmak lazım. Geçirgenlik katsayısıyla ilgili husus teknik bir konu. Bilim adamları var; karar verme aşamasında bir zorluk olursa devreye gireriz. Alacağımız raporlar doğrultusunda, doğrusu Hangisiyse onda ısrarcı oluruz. Enerji tasarrufunu sağlayacak sistemlerin yapı malzemelerinin ve proje elemanlarının oluşmasına çok büyük önem veriyoruz. Enerji Verimliliği Yasa Tasarısı da AB'ye uyum kapsamında yapılan bir düzenleme" ifadeerini kullanıyor. Mahmut Küçük söyle devam ediyor... Depreme dayanıklı konut yapımında müthiş bir sıçrama var Gerek inşaat sektörü gerekse diğer sektörlerde bir dağınıklık söz konusu. Örneğin bizim bakanlığımız kamuda bir buçuk asırdan beri yapı üreten bir bakanlık. Bilgi üretimini, kanunları yapan ve düzenleyici işler gören bir bakanlık. Son yıllarda dublikasyonlar çıktı; Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı veya Sağlık Bakanlığı inşaat yapıyor. Bu da bir dağınıklığa neden oluyor. Umarım ki bu durum kısa zamanda giderilir. Çünkü bu kuralların uygulama birliğinin sağlanması çok önemli. Devlet yatırımları azaldı. Yaşadığımız depremlerden sonra ülkedeki yapı stoku berbat bir durumda. Bu yapı stokunun güçlendirilmesi lazım. Şu anda özel sektörde ona yönelik çalışmalar yapılıyor. Biz de Deprem Şurası sonucunda genelgeler yayınladık. Ülke genelindeki envanterin çıkarılması için çalışıyoruz. Özellikle kamu binalarının güçlendirilmesi hususunda bir çalışma yürütüyoruz. Envanterler toplandıktan sonra Türkiye'deki tüm kamu binalarını depreme karşı güçlü bir hale getirilmesi için bir proje yürüteceğiz. Özel sektörde depremlere dayanıklı konut yapımına yönelik yatırımlarda müthiş bir sıçrama var. Önemli olan bunun sürekli olması... Mevcut Yapı Stokunu Rehabilite Etmemiz Lazım Mevcut binaların hiçbirinde ısı yalıtımı veya yangın güvenliği vs. yok. Dolayısıyla bizim mevcut yapı stokuna da müdahil olmamız gerekecek. Belli bir tarihten sonra yapılan binaların sağlam inşa edilmesini sağlamamız, arkasından da geriye dönüp mevcut stoku rehabilite etmemiz gerekiyor. Bu da bir kaynak sorunu. Onun için bu konuda mahalli yönetimlerin bilinçlendirilmesi lazım. Biz de en çok o konu üzerinde duruyoruz. İnsanların belediyelerine, semtlerine sahip çıkmalarını bekliyoruz. Depreme karşı güvenlik ve yangın ya da ısı yalıtımı konularında tepkiler alınması ve mevcudun iyileştirilmesi hususunda da bilincin oluşturulması gerekiyor. Bunları merkezi yönetimden beklememek lazım. Her yerel yönetim ciddi olarak görev alıp, bir an önce harekete geçmeli. Standartlara Uygun Malzemeler Kullanılmaması Can ve Mal Kayıplarına Yol Açıyor Son olarak, 29 EylüllEkim 2004 tarihleri arasında gerçekleştirilen Deprem Şurası'na değinen Mahmut Küçük, topraklarımızın yüzde 96'sınm farklı oranlarda deprem tehlikesi altında olduğunu bir kez daha vurgulayarak şu bilgileri veriyor: "Ülkemizde 19002003 yılları arasında 82 deprem meydana gelmiş. Bu depremler 612 bin 547 konutun yıkılmasını ve ağır hasar görmesini, 99 bin insanımızın da ölmesine sebep olmuş. Rakamlar bize son yüzyıllık dönemde ülkemize her sekiz ayda bir ağır hasarlara yol açan deprem meydana geldiğini, bu depremler sonucunda ortalama her yıl beş bin binanın yıkıldığını gösteriyor. Özellikle 17 Ağustos ve 12 Kasım'da yaşanan Marmara depremleri ve en son olarak da Bingöl depremi üzerine yapılan inceleme sonucunda, meydana gelen ağır hasar ve can kayıplarının, gerekli zemin araştırmalarının yapamamasından, standartlara uygun malzemelerin kullanamamasından, yapım ve proje hatalarından ve en önemlisi de kontrol ve denetim eksikliğinden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu nedenle devletin, her şeyden önce yerleşim planlamasına ilişkin mevzuatı yeniden gözden geçirerek planlama, uygulama ve denetim sürecini bütünleştirici ve yönlendirici boyutta düzenleme yapması, afetlere dayanıklı yapı üretilmesini sağlayacak önlemleri acilen alması kaçınılmaz olmuştur. Bu konuda üzerinde durulması gereken önemli bir husus da hiç şüphesiz kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesidir..." ? İlginizi çekebilir... Atalay Özdayı; "2025 Yılında da Çift Haneli Pazar Büyümesi Hedefliyoruz"Yalıtım dergimizin 2025 yılı ilk sayısında röportaj sorularımızı yanıtlayan Baumit Türkiye CEO'su Atalay Özdayı firması hakkında bilgiler verdi. G... Ali Murat Ekin; ''Yapı kimyasalları inşaatların görünmez yüzü, binaların gizli kahramanlarıdır.'2001 yılında yapı kimyasalları üretimine başlayan FİXA bugün İstanbul, Adana ve Ankara'daki 4 fabrikasında su yalıtım malzemeleri, beton katkıları... Murat Savcı; 'Bu sene, yenilikçilik vizyonumuzun sonucu 3 ayrı ödüle layık görülmek bizleri gururlandırmıştır'Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2024'te İzocam, Optima Smart ürünü ile 'Yılın Ses Yalıtımı Ürünü' ödülünü ve İzocam Genel Direktörü Murat ... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.