E-Dergi Oku 
ROKA YALITIM
BOSTİK

24016 Sayılı Resmi Gazete'de Yayınlanan, "Yapı Denetim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"yi Meslek Örgütleri Tepki İle Karşıladı

DOSYA
24. Sayı (Mayıs-Haziran 2000)

KHK'nin çıktığı günden bu yana sektörde yarattığı tepkiler sürüyor. Biz de bu tepkileri yayımlayarak (elimize ulaştığı kadarıyla) okuyucularımızı bilgilendirmek istedik.

Yapı Yasası öyle görünüyor ki önümüzdeki ayarlarda da tartışılmaya devam edilecek. Biz de bu sayıda tartışmaya ilgili odaların görüşleri, Japonya ve İngiltere'deki çözümleri, İTÜ Mimarlık Fakültesi 'nden Doç. Dr. Sinan M.Şener'in teknik yazısı ile katıldık. Dergimiz yönetim ve denetim odaklanndaki görüşleri yayımlamayı gelecek sayıda da sürdürecek.

 

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi:

Yapı denetim konusu öncelikle 1998 Adana depreminden sonra önem kazanmaya başlamış, 17 Ağustos depreminden sonra yoğun tartışılır ve sorgulanır hale gelmiş, 595 sayılı KHK'nin yayımlandığı 10 Nisan 2000'den sonra ise meslek odalarının ve TMMOB'nin 1 no'lu gündemi olmuştur. Mimarlar Odası mevcut denetim sistemini yıllardır eleştirmektedir. Yürürlükteki imar düzeninin değiştirilmesine yönelik önerileri ise sürekli gözardı edilmektedir. Yapı denetim sürecinde Odaların mutlaka yer alması koşulunun yasal olarak düzenlenmesini isteyen Odanın bu istemi hiçbir şekilde dikkate alınmazsa Odaların bugüne kadar ki olumsuzluklarda sorumluluğu ne olabilir? Yeni KHK'nin en büyük zaafı deprem yıkımının tek sorumlusu sanki bugüne kadar Teknik Uygulama Sorumluluğu yüklenmiş olan mimar ve mühendislermiş gibi bir mantıkla orta-ya çıkmış olmasıdır. Yasanın ülkedeki tüm yapılaşma sorunlarını, yerleşim yeri kararlarını irdelemek gibi bir niyeti yoktur. Kararname, soruna suçlu gördüğü bu teknik elemanlar şirketleşirse ve şirketlerin % 49 payla ortağı kim olursa -örneğin gecekondu mafyası- olsun adeta sorun kalmayacakmış gibi yaklaşmaktadır. Daha 2. maddesinde "2886 sayılı Devlet ihale Kanunu veya bu konuda özel kanunlara tabi kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları veya yaptıracakları yapılarda bu kanun hükmünde kararname hükümleri uygulanmaz" demekle depremde yıkılan veya büyük hasar gören yapıların bir bölümünün resmi binalar olduğunu görmezlikten gelerek çifte standart uygulamaktadır. Kararnameye ilişkin hukukçu ve odaların diğer görüşleri ise yazılı metinler halinde sayfalar doluşudur. Tüm değerlendirmeler ve yorumlar sonunda yapı denetim kurallarının bir tepki yasası olarak ve kararname şeklinde düzenlenmemesi gerektiği söyle-nebilir. Yapı denetimine ilişkin düzenlemeler 3194 sayılı İmar Kanunu içinde yer almalı ve bu yasada;

 

-          Yapı sürecinin başından sonuna kadar meslek odalarına yetki ve sorumluluk verilmeli.

-          Mimarların müelliflik hakları sürekli korunmalı ve Yapı Kullanma İzni aşamasında proje müellifinin, yapısının projeye         uygun tamamlandığını belirtir raporunun aranması koşulu yer almalı.

-          Teknik Uygulama sorumluluğu şirketsel değil, kişisel sorumluluk ve yaptırımlarla tariflenmeli, büyük ve kompleks         yapılar için şirketleşmeden farklı çözüm getirilmeli.

-          595 sayılı KHK'de de öngörüldüğü gibi Teknik Uygulama Sorumluluğu ücreti, yapı sahibiyle mimar veya mühendis arasında         bir ilişki unsuru olmaktan çıkarılmalı bir "fon" ile ilişkilendirilmelidir.

 

Şubemizin görüşleri aşağıdaki üç maddede toplanmıştır; Madde: 3 Proje Müellifi: Mimarlık, mühendislik tasarım hizmetlerini iştigal konusu olarak seçmiş, yapının etüt ve projelerini hazırlayan gerçek ve tüzel kişileri.

 

*          Proje Müellifi (Değişiklik Önerimiz): Mimarlık, mühendislik tasarım hizmetlerini iştigal konusu olarak seçmiş, yapının etüt ve projelerini hazırlayan TMMOB'ne bağlı Odalarca belgelendirilmiş gerçek ve tüzel kişileri. Şantiye Şefi: Yapım işlerini yapım müteahhidi adına yöneten ve uygulayan mühendis ve mimarları.

 

*          Şantiye Şefi (Değişiklik Önerimiz): Yapım işlerini yapım müteahhidi adına yöneten ve uygulayan TMMOB'ne bağlı Odalar tartından uzmanlıkları belgelendirilmiş mühendis veya mimarları.

 

Madde: 6

 

II Yapı Denetim Komisyonu: II bayındırlık ve iskan müdürlüğünün koordinatörlüğünde valilik, bayındırlık ve iskan müdürlüğü, merkez belediyesi, büyük şehirlerde büyük şehir belediyesi ve ilgili meslek odaları temsilcilerinden oluşur.

 

*          II Yapı Denetim Komisyonu (Değişiklik Önerimiz): il bayındırlık ve iskan müdürlüğünün koordinatörlüğünde valilik, bayındırlık ve iskan müdürlüğü, merkez  belediyesi,   büyük  şehirlerde büyük şehir belediyesi ve TMMOB'ne bağlı Odaların temsilcilerinden oluşur. İlçe ve Yapı Denetim Komisyonu: Kaymakamlığın koordinatörlüğünde; kaymakamlık, bayındırlık ve iskan müdürlüğü, ilçe belediyesi ve ilgili meslek odaları temsilcilerinden oluşur.

 

?          İlçe Yapı Denetim Komisyonu (Değişiklik Önerimiz): Kaymakamlığın koordinatörlüğünde; kaymakamlık, bayındırlık ve iskan müdürlüğü, ilçe belediyesi ve TMMOB'ne bağlı Odaların temsilcilerinden oluşur.

 

?          Geçici Madde 4'ün kaldırılması.

 

TMMOB Balıkesir il Koordinasyon Kurulu Sekreterliği:

 

Ülkemizde "depreme dayanıklı yapılaşmanın sağlanması" parlak cümleleriyle Kanun Hükmünde Kararname yayınlayanlar, şunu akıllarından çıkarmamalıdırlar. Depremi felekate dönüştüren temel nedenler bellidir. Bunlar;

 

?          Yapılaşmada plansız ya da bilime aykırı hazırlanan imar planlarıyla oluşturan "yanlış yer seçimi" keyfi yapılan imar değişikliği vb. ile planların anlamsızlaştırması.

 

?          Kaçak, projesiz ve "yasa dışı" yapılaşma.

 

?          Ruhsatlı ancak "denetimsiz" yapılaşma.

 

?          Müteahhit, kalfa ve usta gibi yapım sürecinde yer alan kesimlerden aranacak niteliklerin belirlenmemiş oluşu nedeniyle, oluşan "hatalı ve yanlış" yapılaşma.

 

?          Yapılarda standart dışı malzemelerin çok yaygın kullanımından dolayı oluşan "kalitesiz" yapılaşma.

 

?          Alım gücü ve genel kültür seviyesi düşürülen toplumun, malzeme ve işçilikte "ucuz-kalitesiz" olana yönelmesi.

 

?          Yapılaşmadaki aykırılıkların giderilmesinde "yasal yaptırım" eksikliği.

 

?          Mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin, inşaat sahiplerinin "işverenlik" ilişkisine ve insafına terk edilip, özellikle yapı denetiminde "denetleyenin denetlenene bağlı" kılınmasıdır. Bu hastalıkları üreten gerçek neden; yapılaşma, kentleşmeyi ilgilendiren temel kararlarda siyasilerimizin tek başına yetkili kılınmasıdır. Bilim adamları, mimarlar, şehir plancıları ve mühendislerin tümünün meslek odaları, sürecin dışında tutulmuştur. Artık ciddi bir yol ayrımındayız. Ülkemizde yaşanan deprem facialarından gerekli dersi çıkarmada kararlı mıyız? Evet deniliyorsa yapılacak şey özetle şudur; yapılaşmayı ve kentleşmeyi ilgilendiren kararlar yalnızca "siyasiler-ida-recilerle" değil, meslek odalarının da katılımıyla birlikte alınmalıdır. Yapı denetiminde "mesleki ve bilimsel denetimin, meslek odalarının disiplini altında ve mimar-mühendis inşaat sahibinin (ayrıca yapı denetim firmalarının da) ücretli elemanı yapmayacağı bir kamusal hizmet statüsü içinde görev yapmalarını sağlayacak" düzenlemelere acilen gidilmelidir.

 

Yoksa bugün hükümetin yaptığı gibi depremi felekate dönüştüren "temel nedenlerde" hiçbir iyileştirme yapılmayacak! Ama 10 Nisan 2000 tarihli 595 sayılı Kararnameyle "depreme dayanıklı yapı üretimi" iddiasıyla, "yapı denetim kuruluşları" oluşumuna imkan tanınacak. Büyük bir ihtimalle kara para sahiplerinin ve yabancıların kuracağı şirketlere; inşaat yaptıranlardan resmi maliyetin yaklaşık 1/10'u kadar bir bedeli "denetim harcı" adı altında toplamalarına imkan tanınacak. Yapılardan ciddi anlamda sorumlu tutulmayacaklar. Cumhuriyet'in kuruluşundan beri kendi mimar-mühendislerine TUS hizmetini "Kürt Mehmet nöbete" kurnazlığı ile "yetkisiz-parasız-her şeyden sorumlu" gördürüp; şimdi de bu hizmeti "yabancılara" bu kadar "para ve yetki" vererek, hem de milliyetçi bakan eliyle yaptırmak (!) Ruhsat verilişlerini de mantıklı bir nedene dayandırmadan 3 (üç) ay erteleme yolunu seçmek. Bu kadar ciddiyetten ve sorumluluktan uzak davranabilmek; bunca deprem "ŞEHİTİMİZE" saygısızlıktır. Yetkilileri acilen hukuka, bilime ve mesleğe saygıya davet ediyoruz.

 

TMMOB'a Bağlı Odaların İzmir Şubelerinden Ortak Açıklama:

Yapı denetimi, kamusal alanın dışına çıkartılarak tekelleştirilmektedir. 595 sayılı "Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname", 57. Hükümetin; 17 Ağustos - 12 Kasım depremlerinden ders almak bir yana, deprem sonrası oluşan ortamı da kullanarak yeni koşullarda rant paylaşımına hukuksal bir altyapı oluşturmak çabasıdır. 1950'li yıllardan bu yana uygulanmakta olan sosyo-ekonomik politikalar bir yandan tarımdan sanayiye kaynak aktarımını ve kırdan kente göçü hızlandırırken, diğer yandan metropol kentlerin doğuşuna ve kentsel alanlarda büyük toprak rantlarının oluşumuna yol açmıştır.

 

1980 sonrasında uygulanan neo-libe-ral politikalarla Türkiye ekonomisi üretimden adım adım uzaklaştırılarak "rant" eksenine oturtulmuştur. 17 Ağustos ve 12 Kasım Marmara depremlerinin ardından, yapılaşma sürecinde rant paylaşımı uğruna planlama ve denetimin devre dışı bırakıldığı, doğanın dengelerinin yok sayıldığı, bilimsel gerçeklerin gözardı edildiği bütün açıklığıyla gözler önüne serilmiştir. Depremden ders alınarak ülkemizin imar hukukunun, planlama, toprak kullanımı, çevre, kentleşme, ulaşım, altyapı ve bina yapımı ile bütün bu süreçlerin kamu adına denetiminin bir bütünlük içinde ele alınması beklenirken, 57. Hükümet 10 Nisan 2000 tarihli resmi gazetede yayınlanan 595 sayılı "Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"yi çıkarmıştır. Bu KHK; ders almak bir yana deprem sonrası oluşacak ortamı da kullanarak, rant paylaşımına yeni koşullarda hu-kuksal    bir    altyapı oluşturma çabasıdır. Bu kararname;

 

1.         "Yapı"yı tek başına ele almakta, yapı üre- | timini tümüyle kamusal denetim alanı dışı- I na çıkarmaktadır.

 

2.         Göstermelik olarak sözünü etse de yerel yönetimleri, Meslek I Odalarını denetim alanından dışlamak- I tadır. Kararnameyi hazırlayan Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı, TMMOB ve Odalarımızın alanına müdehale ederek, Ana-yasa'yı ve yasaları çiğnemektedir.

 

3.         Hazırlık süresinin uzunluğuna karşın, katılımcı bir tarzda değil, TMMOB ve Odalarımızın görüşleri tümüyle reddedilerek Bayındırlık ve Iskan Bakanlığının istediği ve altı ay önce ilk önerdiği biçimiyle çıkartılmıştır.

 

4.         Yapı sektöründeki büyük müteahhitlik firmaların kuracakları kardeş yapı denetim kuruluşları ile işbirliği içinde tümüyle kamusal denetim dışında kalmalarını sağlayacaktır. Yapı denetim kuruluşlarının % 49 hissesinin uzman olmayan kişilere ait olması konunun bilimsel ve teknik olarak ele alınmadığının bir başka kanıtıdır.

 

5.         Yapı denetim tekelleri oluşturulacak, başlangıçta denetim alanından dışlanan serbest çalışan mühendis ve mimarlar çoğunlukla proje alanından da dışlanacaklardır.

 

6.         Oluşacak maliyet artışı ve yapı denetim tekellerinin küçük ölçekli yapılara ilgisinin az olması nedeniyle küçük yapılaşma eğilimi beslenecektir.

 

7.         Geçici, 4. Madde ile 12 yıllık deneyimi olan mühendis ve mimarlara Odaları tarafından uzmanlık belgesi verilmemesi durumunda bu belgenin Bakanlık tarafından verilmesi olanağı yaratılmakta, bu alanda da belli siyasi partiler için siyasi bir rant ortamı yaratılmaktadır.

 

Yalnızca 12 yıllık deneyime bağlı ola-rak yapılan, "uzmanlık" tanımı, son derece eksik ve yanlış bir düzenlemedir. "Uzman mühendis ve mimar" tanımları bu yetkilerin elde edilme biçimleri Anayasa'nın 27. Maddesinde güvence altında bulundurulan "bilim ve sanat hürriyeti" kapsamında kalmaktadır. Anayasanın 27. Maddesini kapsayan temel hak ve hürriyetlerin korunmasına ilişkin kanun, Anayasa'nın 91. Maddesine göre Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenemez.

 

TMMOB ve Odaları böylesine eksik bir tanımlamayla yapı denetimi gibi çok önemli bir işlevin sağlanamayacağını defalarca ilgili bakanlığa iletmişlerdir. Uyarı ve önerileri dikkate almayan anlayış nedeniyle Odalar bu sorumluluğa ortak olmayacaktır.

 

Hükümet bu Kanun Hükmünde Kararnameyi uygulamaktan vazgeçmeli, TBMM'de İmar Hukuku'nun ilgili tüm tarafların da katılımıyla bütünlük içinde ele alınarak yenilenmesi sağlanmalıdır.

 

TMMOB, kamuoyunu aydınlatmak,hükümete, siyasi partilere ve parlamentoya sorumluluklarını hatırlatmak için her türlü çabayı gösterecektir.Başta mühendis ve mimar milletvekilleri olmak üzere tüm üyelerimizi ve kamuoyunu duyarlı olmaya; rant paylaşımını ve tekelleşmeyi rahatça sürdürme hayali kuranlara karşı durmaya çağırıyoruz
 


R E K L A M

İlginizi çekebilir...

İnşaatta yükselen değer: Yapısal Çelik

İnşaat sektörü gerek teknolojinin getirdiği yenilikler gerek sürdürülebilirlik gibi konular nedeniyle değişim geçiriyor. Özellikle çelik yapılar hem g...
20 Mayıs 2024

nZEB 101

Bu ay ki dosyamızı nZEB konusuna ayırdık. Yapacak çok şeyimiz var, yolumuz uzun ve zamanımız kısa. İş dünyası, hükümet ve sivil toplum arasındaki işbi...
23 Haziran 2022

Sürdürülebilir Konut

Sürdürülebilir konut dosyası...
21 Şubat 2022

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.