|
Isı yalıtım sistemi sher yıl ülkemize bir santral hediye ediyor
Cam yünü, Kaya yünü, EPS, XPS, Poliüretan ve Polietilen ısı yalıtım malzemesi üreticilerini de temsil eden katılımcıların Isı Yalıtım Sektörünün dünü, bugünü ve geleceğine ilişkin değerlendirmelerini, pazarın gelişmesi ve sektorel sorunlara yönelik somut çözüm önerilerini ilgiyle okuyacağınıza inanıyoruz.
Orhan Turan Orhan Turan İZODER BAŞKANI Isı yalıtımının ülkemizdeki durumu, dünü, bugünü ve geleceğini konuşacağız. Ülkemizdeki ısı yalıtım malzemeleri tüketim miktarları ile Avrupadaki tüketim miktarlarını karşılaştırabiliriz. Ürün çeşitliliklerini konuşabiliriz. Bu çerçevede ilk sözü Kemal Bey'e veriyorum. Kemal Gel BTM Ülkemizdeki ısı yalıtım sektörünün durumunu karşılaştırma yaparak ölçebiliriz sanıyorum. Yurtdışı ile karşılaştırdığımızda durum içler acısı görülüyor Çeşitli toplantılarda İZODER'in sempozyumunda ifade edilen rakamlar var Türkiye'de tüketilen malzeme miktarı çok çok az yurtdışına göre, onda bir rakamlarına ancak ulaşabiliyoruz. Kaldı ki ülkemizin enerji kaynakları örneğin petrolü yok maalesef. Yurtdışına baktığımızda Kuzey Avrupa ülkeleri petrol üretimine sahip, diğer ülkeler de sanayileşmiş zengin ülkeler dolayısıyla paraları var Bu zengin ülkeler enerji tasarrufuna dolayısıyla yalıtıma önem verirken Türkiye maalesef yoksul olmasının yanısıra savurganlığa da devam ediyor Korhan Işıkel İZOCAM Hadise hepimizin bildiği gibi bir süreç içinde gelişiyor Ancak biz bunu yeterince yayamıyoruz, soKorhan Işıkel run bundan kaynaklanıyor Panellerde, toplantılarda bakıyorsunuz hep aynı kesim. Biz birbirimize konuşuyoruz ve tansiyonumuz yükseliyor Sürekli tekrar edip niye netice alamıyoruz diye soruyoruz. Masamıza döndüğümüzde hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz. Topluma mesajlarımız hiçbir şekilde ulaşmamış. Resmi kuruluşlara hiçbir şey gitmemiş, en ufak bir değişme yok, bu da bizi üzüyor Ben başka bir boyuttan yaklaşmak istiyorum. Bu bir standardizasyon meselesi. Yapı sektöründe hiçbir gelişme olmayışı, eğitimsiz kişilerle işlerin yürütülüyor olması sonucu yapı sektörünün sahibi olmamıştır Yapı sektöründe müteahhit'e düne kadar iyi gözle bakılmamıştır Birçok müteahhit de söylenenleri yalancı çıkartmayacak şekilde hareket etmiştir Bunları denetleyen mekanizma hiçbir zaman olmadı zaten. Yerel yönetimlerin mimar, mühendis odalarının denetim mekanizmaları da yeterince çalışmadı. Tabii bu denetimler işletilmiş olsaydı bu noktaya gelinmeyecekti. Standartlar konusunda da durum benzerdir Birtakım çalışmalar yapılıyor olsa da standartlar arası çelişkiler ortaya çıkabiliyor Ben bu konuşmada suçlu aramıyorum ancak görünen o ki sistem olarak hatalı davranmışız. Eğitim sistemimiz de buna kaynak olmuş çok kimse teoride kalmış. Uygulamada hiçbir şey verilmemiş. Bugün öğretim üyelerimizin büyük kısmı uygulamadan kopuktur ve yetişen gençlerimiz de işi piyasada öğrenmek zorundadır Bu tabi zaman kaybettiriyor bizlere. En son Amerika'da bir fuara katıldım. Dallas'ta düzenlenen bu fuarda paneller yer aldı. Panelde tüketicilerin üreticiye veya müteahhitlere değişik yaptırımları var Bir ev alacak kimse o evde ısı kaçakları kontrolü yaptı-rabiliyor Daha önemlisi sigorta sistemi. Bir ev yada daire alan kimse o mekanı kullanırken örneğin yakıt masrafı fazla ise sigorta kurumuna bunu sorabiliyor Yapı sigortası sistemi bizim için de olmalıdır Tabi Türkiye koşulları itibariyle çok farklı, noktada ancak çözümleri acilen üretmeliyiz. Gerekiyorsa bypass çözümler bulmalıyız. Yalıtım sektöründe durum Kemal bey'in de söylediği gibi içler acısıdır Dahası yalıtım malzemeleri tüketimi artmadığı gibi kendisini yalıtım malzemesi gibi sunan yapı ürünleri de tüketiciyi yanıltmaya devam etmektedir Bu bence pazarın büyümemesi sorununun yanında ciddi bir sorun olarak ortadadır Yalçın Kayaarası İZOTOPRAK Türkiye'de 1974 petrol krizinden evvel yakıt fevkalade ucuzdu. Ben Mimarlık Fakültesi 1963 mezunuyum. O dönemde izolasyon malzemesi pek fazla yoktu. Rahmetli Sedat Hakkı hoca bizlere tabii mantar önerirdi, izolasyon malzemesi Türkiye'de fazla olmadığı gibi dünyada pek fazla çeşidi yoktu, izolasyonla ilgili dersler de fevkalade marjinaldi. 1974 petrol krizinden sonra dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bir takım tedbirler alındı. Birtakım şartnameler yazıldı ve o şartnameler zannediyorum teknik kişiler tarafından değil, bürokratlar tarafından kaleme alındı. Bu şartnameler batıya göre fevkalade yetersiz olmasına rağmen Türkiye'ye fazla geldi. Müteahhitler bunu ekstra masraf olarak gördüler ve kullanmadılar Ev yada daire alan kişiler de bilgili olmadıkları için bu konuya önem vermediler Dolayısıyla izolasyon konusu hiçbir zaman halka inemedi. Yılların tecrü-
Yalçın Kayaarası besine dayanarak söylüyorum halka yönelik reklamlar maalesef netice veremiyor izolasyon pazarının gelişmesi, yeni binalar da kullanım da çok fazla artmıyor Pazarın büyümesi için halihazırda kullanılmakta olan yapılarda da izolasyon uygulaması gerekiyor Anlaşılıyor ki bu tamamen eğitimle alakalı, izolasyon üreticileri bu gerçekten yola çıkarak daha ziyade teknik adamlara yöneldiler Eğitim ilkokuldan başlayarak mimarlık fakültelerine kadar mutlaka verilmeli. Yapı fiziği derslerinin ciddi bir ders olarak okutulması kanaatindeyim. Son senelerde enerji yatırımlarının yapılmayışı günümüzde ve gelecekte çok ciddi bir enerji açığı ve enerji darboğazı sorununu doğurdu, izolasyon bu manada enerji tasarrufu açısından devletin de ele alması gereken ciddi bir konudur Yurtdışında izolasyon kalınlıkları hemen her sene artıyor Ülkemiz de yönetmeliklere yansıması gereken bir konu da budur Türkiye'de yıllardır aynı yetersiz izolasyon kalınlıkları aynı yönetmeliklerde yer aldığı gibi, izolasyon pazarı da üç büyük kentimizin dışına pek fazla çıkamamıştır Batı ülkelerinde görüyoruz ki gelişmişlik tamamen; 1. Enerjinin fazla kullanılması 2. Yalıtımın fazla kullanılması buna bağlıdır izolasyon tamamen insan sağlığı, konfor ve ekonomi ile ilgili. Devletin bu noktada çok ciddi bir enerji politikası uygulaması lazım ve dolayısıyla izolasyon konusunda da önayak olması ve teşvik edici önlemler alması gerekiyor izolasyona yapılacak her türlü yatırım kısa sürede kendisini amorti edeceği gibi ülkemizin enerji darboğazını aşmasına da ciddi katkılar sağlayacaktır. Örneğin Almanya izolasyondan sağladığı enerji tasarrufu ile son dönemde planlanan bir enerji santralinin yapımından vazgeçmiştir Yine Fransa örneğinde petrol ithalatı 120 milyon tondan kısa sürede 60 milyon tona düşme sağlanabilmiştir Devletin önderliğinde eğitimle izolasyon hadisesi halka intikal ettirilmelidir Korhan Işıkel İZOCAM Bu noktada birşey söylemek istiyorum. Dünyaya baktığınızda enerji çok pahalı ve gelişmiş ülkeler, gelişmiş toplumların bireyleri enerjiyi çok verimli kullanıyor Ülkemizde ise enerji dünyaya nazaran hâlâ ucuz. Bu tabi enerji tasarrufu alışkanlığının yerleşmemesinde önemli bir etken. Ayrıca toplum olarak, toplumun bireyleri olarak halen harcamalarımızı, gelirimizi hesaplamıyoruz. Ülkemizin bugün harp görmemiş bir nesille yaşıyor olması ve bu hesapsız yaşama alışkanlığımız nedeniyle ne kadar az gelirli bir toplum' olsak da hala enerji tasarrufuna önem vermeyişimizin nedeni olabilir Cihan Kalay METALFORM Yalıtımın geçmişine yönelik Korhan bey'in ve Yalçın bey'in yanında bize söz düşmese gerek. Şunu söylemek istiyorum, gerek Korhan bey, gerek Yalçın bey yalıtım konusunda çok emek verdiler Çabalarının karşılığını göremedikleri gibi bir izlenim ve sanki işlerin kötüye gittiği gibi bir izlenim var Sadece biz bize konuşuyoruz ve geniş kesimlere uluşa-mıyoruz gibi yorumlar var. Bunlar bence pek doğru değil. Gitgide yalıtım bilinci artıyor Her ne kadar rakamlar düşük görünse de ben ülkemizde yalıtım konusunun giderek geliştiğine inanıyorum. İTÜ'de hocalarımızın tabii mantardan bahsettiği dönemler çok eski değil. Birtakım malzemeler ithal edilirken bugün o malzemeler ülkemizde üretiliyor Hatta ihraç ediliyor bu gerçeği yadsımamak lazım. O yüzden ben karamsar değilim. Yalıtım bilincinin artmasıyla aslında yalıtım malzemesi olmayan bazı yapı ürünlerinin pazardan pay alması da bu bilinçle giderek azalacaktır. Son bir sene içerisinde değişik bakanlıkların konu ile ilgili toplantıları oldu. Bürokrasi bir noktada buna mecbur, enerji darboğazı kapıda ve acil önlemler gerektiriyor Enerji yatırımlarının son dönemde azalması enerji sıkışıklığını yarattı. Devletin bu noktada işin maddi yönünü de ele alarak birtakım adımlar atacağını umuyorum. Sonuçta özetlersek; Karamsar olmak için neden yoktur Bizlerin çabası ile konu giderek gelişiyor ve gelecekten umutsuz değilim. Yalçın Kayaarası İZOTOPRAK Ben bir ekleme yapmak istiyorum, Türkiye çelişkiler ülkesi. Orhan bey sanayici olarak aramızda, şu ülkelere ihracat yapıyoruz diyor. Muhakkak ki Türkiye'de bir Marmara Bölgesi gelir açısından bir isviçre gibi, öte yandan ülkenin büyük kısmı adeta Habeşistan. Ülkemizde yalıtım malzemesi üreticileri %30-%40 üretimlerini ihraç ediyor Bu ihracat aslında yapılmamalı. Türkiye'de ısı yalıtımı malzemesi ihracatı bence bir fantazi. Keşke imkan olsa da bu malzemelerin tümü yurt içinde kullanılsa. Halkımızın ısı izolasyonu bilincini alarak bunu bir yaşam tarzı haline getirmesini arzu ediyoruz. Orhan Turan İZODER BAŞKANI Türkiye'nin ingiltere'den Çin'e kadar ısı yalıtım malzemesi ihraç etmesi bence sevindirici bir gelişmedir Ancak Yalçın Bey'e katılıyorum, aslında bu malzemeler Türkiye'de tüketilmeli ve daha fazlasını talep etmeliyiz. Bugün Fransa gibi bir ülke bizden cam yünü ithal ediyor Bunun tersi olması gerekirdi. Ömer Tomaç PÜD Ben iki kimliğimle konuşmak istiyorum. Öncelikle bürokrat kimliğim ve burada temsil ettiğim derneğin PÜD'ün genel sekreteri olarak. Tüm konuşmacılara yürekten katılıyorum. Ancak seçilen hedef kitlenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Hedef kitlemiz hangi dalda çalışırsak çalışalım halk olmamalıdır Niçin halk değil? Halkın bilinç düzeyi maalesef verdiğimiz mesajları alacak düzeyde değil. O nedenle halka yönelik çalışmaların sonuç vereceğini sanmıyorum. Bunu 1973'ten beri TSE mensubu olarak kalite ve standart konusunda Türkiye'yi il il, ilçe ilçe olarak gezen birisi olarak söylüyorum. Bana göre hedef kitle bürokrasi de değil, hedef kitlemizin bilim kesimi olması lazım. Bilim camiasının şöyle bir hastalığı var, öğrenciye bilgi verebilmesi için öğretmenin bilgi sahibi olması lazım. Yalıtımı bilen hoca sayımız son derece az. Dolayısıyla onların öğrencileri de bu konuda çok yüzeysel bilgi sahibi. Bir tesbitimi belirteyim, Ankara, istanbul dahil tüm üniversitelerimiz için konuşuyorum, kesinlikle belletmen ihtiyaçları var ve tüm üniversitelerimiz bu anlamda kapılarını ardına kadar açıyor Öyleyse biz üniversiteye zaman har-camalıyız. Dolayısıyla çalışma önceliğimiz üniversite, bürokrasi, halk olmalı diye düşünüyorum. Bürokrasideki çalışmalardan neden sonuç almıyoruz diye düşünürsek, bürokratlar iki türlüdür, birisi işi alır götürür, öbürü olduğu gibi yansıtır işi alıp götüren kendisi katkıda bulunur Türkiye bugüne kadar bu çelişkileri yaşadı. X standart'ı ile Y standart'ı farklı Yalıtım konusunu bir seçenek olarak değil bir zorunluluk olarak getirmemiz lazım.
bürokratlar tarafından hazırlandığı için çelişkiler ortaya çıktı. Ben burada kusura bakmayın sektörü suçluyorum. Sektör bütün mesaisi içinde bu yönde yeni yeni zaman ayırıyor Bürokraside birtakım ışıklar var, Cihan bey'e katılıyorum. Ancam bu gelişmeyi sektörün beklentilerine cevap verecek düzeyde görmüyorum. Meseleyi belediyelere indirgediğimizde, binaların denetimi açısından baktığımızda belediyeler hiçbir konuda ciddi denetim yapmadığından binalarda da denetim yapamamaktadır. Ya yeterli bilgisi olmadığı için yapamaz ya yeterli elemanı olmadığı için yapamaz yada seçilmiş olduğu için yapamaz. Yalıtım konusunu bir seçenek olarak değil bir zorunluluk olarak getirmemiz lazım. Orhan Turan İZODER BAŞKANI Birinci turda konuştuklarımızı şöyle toparlayabiliriz; Yapı sektöründe kalite düşük olduğu için yalıtım gerektiği şekilde uygulanmıyor denildi. Yalıtım bilincinin eğitim, kültür, ekonomi meselesi olduğunu konuştuk. Üniversitelere gerekli duyarlılığı göstermediğimizi, hedef kitlenin yanlış seçildiğini anlattık. Halka yönelik uğraşıların sonuç vermeyeceği söylendi. Yalıtım malzemelerinin ihraç ediliyor olmasının sevindiri olsa da aslında ülke içinde tüketilmiş olmasının arzu edildiği söylendi. Bir noktaya temas etmek istiyorum. Mukayese ettik Avrupa'daki yalıtım malzemeleri çeşit olarak ülkemizde var Ancak ülkemizdeki tüketim miktarları çok düşük. Üniversitenin öncelikle hedef kitle olmasını da tartışmalıyız. Öncelik üniversite olursa tüketim miktarı bu süreçte nasıl etkilenir9 Konuşmamız gerekir Belirtmeliyim ki bunların ötesinde atladığımız bir nokta var; Ulusal basının ilgisizliği. Bilimsel toplantılarımıza ulusal basın ve tv'ler ilgi göstermiyor. Belki bu anlamda reklam politikamızı da gözden geçirmemiz gerekir Ayrıca bu toplantıda belirtmeden geçemeyeceğim ısı yalıtım malzemelerinin neler olduğunu da vurgulamamız gerekiyor Korhan Bey de değindi, ısı yalıtım malzemesi dediğimiz ürünlerin lamda değerinin iyi bilinmesi gerekiyor Yapı malzemesi ile ısı yalıtım malzemesinin karıştırılmaması lazım. Burada zaten az olan yalıtım bilincinin olumsuz etkilenmesi sözkonusu. Isı yalıtım malzemesi üreticileri olarak halka doğru mesajların iletilmesi gerektiğine inanıyorum. Biz İZODER olarak toplumun her kesimine yönelik olarak çalışmaları planlıyoruz. Yalıtım tüketim miktarlarının arttırılması, ilk etabta, Yunanistan kadar arttırılması için ne yapılacaksa yalıtım sektörünün mensubu bizler tarafından yapılacaktır Bence çözümü devlette, belediyelerde, üniversitede aramak yerine kendi çalışmalarımızda aramalıyız. Bunu yapabilirsek başarılı oluruz. Bana göre yalıtım tüketim miktarı bir çağdaşlık kıstası olmalıdır Toplantının ikinci kısmında çözüm için somut önerileri konuşalım, ilk sözü Kemal Bey'e veriyorum. Kemal Gel BTM Şimdiye kadar geçmişi ve bugünü konuştuk, geleceğe bakarsak önümüzde TS 825'in revizyonu gündemde, 1998'in ortalarına doğru bu standart yürürlüğü girer ve uygulanmaya başlarsa, ülkemizde bu standart çerçevesinde ısı yalıtımı ile ilgili çalışmaların biraz daha artacağını beklemek doğaldır TS 825 devletin atmakta olduğu tek adım mı? Enerji Bakanlığının bir enerji kanunu taslağı çalışması da var bildiğimiz kadarıyla. Devlet bu gibi çalışmalarla bir faaliyet içinde. Isı yalıtımı ile enerji tasarrufu ve enerjinin korunması tabii bunlar çok geniş kapsamı olan konular Eğitim olsun, reklam olsun tek bir hedef kitle yerine tüm hedeflerimize yönelik çalışmalar yapmakta fayda var diye düşünüyorum. Korhan bey'e katılıyorum. Türkiye'de enerji gerçekten ucuz. Ancak bizim satmalına gücümüz açısından baktığımızda enerjiye harcadığımız para küçümsenemez. Sonuçta yine de enerjinin ucuz kaldığını düşünüyorum çünkü halkımızın ağzı yanmıyor Ağzı yanmış halk o soruna konsantre olur ve nasıl çözeceğini araştırır Kendi bilmiyorsa çevresine, bilenlere sorar Burdaki konuşmalardan da bu sonuç çıkıyor Herhalde hepimiz devletin bu konuda adım atmasını istiyoruz. Devleti İZODER gibi, PÜD gibi dernekler vasıtasıyla yanımıza almalıyız. Konunun eğitim ve kampanya yönü ile ilgili çok şey söylemek istemiyorum. Firmalar bu konuda kendileri pekçok program uyguluyor Uygulayıcı eğitim seminerleri, üniversiteye ve bürokrasiye yönelik seminerler bir oranda yapılıyor Firmalar ve dernekler konuyla ilgili tüm toplantılara katılıyorlar Özetlersek; enerji hala ucuz ülkemizde. Burada önemli olan 65 milyon nüfusu olan ülkemizde gelir düzeyi yetersiz. Bu durumda halkımızın ve ülkemizin ısı yalıtımı yoluyla enerji tasarrufu yapmasının gerektiği ortadadır
Korhan İZOCAM Kanımca sanayide yalıtım gayet başarılı. Çünkü sanayici hesabını, enerji ihtiyacını ve ekonomiyi iyi değerlendirmek zorunda ve bunu yapıyor Önceki konuşmamda değindiğim halkımızın hesabını yapmaması olgusunu bu açıdan da değerlendirmeliyiz. Sanayide yalıtımı çözümleme yolundayız. 1995 Kasım'ında çıkan yönetmelik de bu yönde katkıda bulunuyor Dolayısıyla sanayi kendisini kurtarmış. Hesabını yapan sanayici fabrikasında uyguladığı yalıtım sonucu 3 ayda bunun karşılığını görüyor fakat aynı sanayici evinde veya villasında yalıtıma önem vermeyebiliyor Bu tabi enteresan bir konu. Ben Cihan bey kadar ümitli değilim. Bizim firmamız 30 küsur senedir faaliyette. Bu çabanın sonucunda gelinen nokta yeterli değildir Sonuçta görünen o ki Enerji Bakanlığına bağlı çalışan E.İ.E.'nin çok ciddi çalışmaları var Devletin diğer kurumlarının da bu gibi çalışmalara katılmasını bekliyoruz. Birincisi, öncelikle sanayiyi örnek almalıyız, ikincisi bu yaz, herşey onu gösteriyorki, enerji darboğazı ile karşı karşıyayız. Soğutmada enerji ihtiyacı daha çok ortaya çıkacak. Bugün soğutma ihtiyaç olarak kabul ediliyor Türkiye'nin bu elektrik ihtiyacını karşılayacak gücü yok. Asıl sorun burda ortaya çıkacak. Türkiye'de yalıtımın önemini bu noktada daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Enerjinin fiyatı ucuz dedim.'Ama hiçbir şey sokağa atacak kadar ucuz olamaz. Bu benim şahsi görüşüm. Devlette yapılan birtakım şeyler bu konuya inanmış birkaç kişi tarafından yapılıyor Diğer kurum ve kuruluşlardan maalesef aynı desteği görmüyoruz. Bunun bütün bakanlıklar Biz İZODER olarak, üreticiler olarak yasal de-ğişikliklerin hazırlık yükünü kaldırabilmeğimizi İZODER sempozyumunda sayın bakana ifade ettik. Türkiye'nin bu konuda 5-10 sene gibi bir vakti yok. Çok kısa sürede sonuca gitmemiz lazım. Nasıl yapacağımız konusunda da İZODER olarak planlamaya çalışıyoruz. Bu sevindirici bir unsurdur Yalıtım sektörünün üretici, uygulayıcı, satıcı olarak bir araya gelmesi yegane güvencemizdir Sistemin hızı malum, şimdi TS 825 yayınlandıktan sonra bir 3 sene de Bayındırlık Bakanlığı Isı Yalıtımı Yönetmeliğinin değişmesini bekleyeceğiz. Sonuçta şunu söylemeliyim; Orhan bey hatırlayacak İZODER Yönetim Kurulu toplantısında bir arkadaşımız "bu standartları biz yapalım" demişti, ben zamanla bu görüşü çok yerinde buldum. ABD'de 3 üretici bir araya gelip bu standartları yapabiliyor Türkiye'de neden olmasın. Dolayısıyla biz İZODER olarak bu konunun üzerine gitmeliyiz. Sonuçta öyle noktaya gelmeli ki şantiyede işler uygulamacının insafına kalmamalı. Yurtdışında olduğu gibi malzemelerin ısıl direnç değerleri etiketlerinde olmalı ve denetim mekanizmaları batıda ki gibi çalışmalıdır Bugün Fransa'da sanayide tasarruf amacıyla yalıtım yapana %25 vergi iadesi uygulanıyor Yalıtım malzemeleri kredi ile teşvik ediliyor Enerji tasarrufunda çok büyük başarı sağlayan Fransa bugün bile ciddi uygulamalara devam ediyor Örneğin bir Fransız ailesi bizim paramızla 900 milyon lira kredi alabiliyor, çatı, duvar, zemin ısı yalıtımı için. Kiracı da olsa alıyor Benim özetle söylemek istediğim burada hangi kuruluşlar katılacaksa biraraya gelip bir an evvel harekete geçmemiz gerekiyor Çünkü, Türkiye'nin kaybedecek zamanı yok.
Ömer Tomaç PÜD Korhan Beyin bahsettiği Enerji Bakanlığı tarafından hazırlanan enerji yasası tasarısı hakkında konuşmak istiyorum. Enerji koordinasyon kurulunun üyesi olarak biliyorum. Bu kanun bir komisyon tarafından hazırlandıysa da bürokratik mekanizma içinde görüş alınarak hazırlandı. Şu anda hukuk müşavirliğinde inceleniyor Prosedürü içinde yasalaşsa da bizim konuştuklarımızın hiç birisini içerik olarak karşılamıyor Çözüm getirmiyor Çünkü, sıkıştığı yerde bu konu yönetmeliklerle çözülür diyor Sonuçta o yönetmeliklerde aynı prosedürde hazırlandığından bizim sorunlarımıza çözüm getirmesi de beklenemez. Bundan sonraki çalışma döneminde gerçek yalıtım malzemesini gündeme getirmemiz lazım. Öte yandan enerji tasarrufu denince hep elektrik akla gelmiştir, doğal olarak E.i.E.'deki arkadaşların uzmanlık alanı elektrik olduğu için. Bizim öncelikle terminolojide birleşmemiz lazım. Geldiğimiz nokta iyi bir noktadır Ben şahsen burda olmaktan mutlu .oldum. Meselemize sahip çıkarsak başarılı olacağımıza inanıyorum. Yalçın Kayaarası İZOTOPRAK Tedbirleri ben ikiye ayırıyorum. Bir kısa vadeli tedbirler, iki uzun vadeli tedbirler Kısa vadeli tedbirlerin başında hızlı bir şekilde yönetmeliklerin düzeltilmesi geliyor Yönetmeliklerimiz düzeltilirse toplu konutlarda da netice alabiliriz. Kendi iradenizle müstakil evinizde ısı yalıtımı yapmanız kolaydır Ancak mevcut yönetmelikle apartmanlarda örneğin çatıda cam yünü kullanmak bile hayli zordur Mevcut yönetmeliklerde eksik olan hususların başında bölgeler geliyor Fransa'da 30'a yakın bölge olmasına karşın Türkiye'de 3 bölge var Konuya realist yaklaşmak lazım en fazla kalınlığı Akdeniz'de kullanmamız gerekiyor İklim bölgelerini 5'e 10'a belki 20'ye çıkartmamız lazım. Burada gündeme gelmedi ama ısı yalıtımının çevre ve hava kirliliği ile çok yakından ilişkisi var Uzun vadeli tedbirler içinde devletin çok ciddi bir enerji politikası oluşturması ve uygulaması gerekiyor Enerjide dışa bağımlılığımız giderek artıyor Artık hepimiz biliyoruz en ucuz enerji tasarruf ederek kazandığımız enerjidir Bu çerçevede enerji politikaları izolasyonu giderek kapsamak zorundadır Ondan sonra halkın eğitimi önem kazanıyor 1974 petrol krizinden sonra Avrupa bunu gayet iyi başardı. 1997 yılında istanbul Büyükşehir Belediyesinin yalıtımla ilgili çalışmaları bir başlangıç oldu. Şimdi bizlerin biran evvel yönetmeliklerde iyileştirmeler, izolasyon kalınlıklarının arttırılması gibi önlemleri almamız lazım. Cihan Kalay METALFORM Sektörümüzde son yılların önemli bir aşaması İZODER'in kurulmuş olmasıdır Yalıtım sektörüne genel olarak baktığımızda, bugüne kadar büyük sermaye kuruluşlarının pek bulunmadığını göreceğiz. Daha çok orta ve küçük ölçekte sanayiciler sektöre yatırım yapmış. Günümüze geldiğimizde bu olgunun değişmekte olduğunu görüyoruz. Artık büyük sanayi kuruluşları, büyük sermaye firmaları sektöre yatırım yapabilmekte. Bu demektir ki, yalıtım konusu para kazandıracak bir alan olarak değerlendirilmeye başlandı. Sonuçta toplarsak umutsuz olmamak gerekir diye düşünüyorum. Sektör birarada büyümek zorundadır Bu gelişmenin olabildiğince sağlıklı olabilmesi için de hep birlikte İZODER'e sahip çıkılması gerekiyor İZODER'in saygınlığını arttıracak ortak çalışmalara gidilmesini öneriyorum. Orhan Turan İZODER BAŞKANI Toplantı sonuçlarını özetlersek; daha çok kişiye ulaşmak için çalışmalıyız, ortak çalışmalarımızı bu yönde yapmalıyız. Bilinçli üretici arttığı ölçüde pazarın arttığı da bir gerçek. Tüm ürünler bazında görünen o ki üreticilerin artması pazarı bölmekten ziyade büyümesine yol açıyor Demek ki üretici firma sayısı arttığı takdirde talep de büyümektedir Bir diğer tesbitim her firmanın teknik insanlara yönelik eğitime önem verip üniversiteye, halka yönelik çalışmalar yapması lazım. Yalıtım bilincini eğitimle yaygınlaştıracağımızı düşünüyorum. İZODER olarak söylemek gerekirse tüm yalıtım sektörünü temsil etmeyi amaçlıyoruz. Bizlerin uzlaşarak biraraya gelip tek vücut halinde ortak hedefe konsantre olmamız lazım. Devletin koordinasyon misyonu olduğunu düşünüyorum, ne yapılacaksa sektör olarak biz yapacağız. Biraraya geldiğimizde Türkiye'de yalıtım malzemesi tüketim seviyesini olması gereken seviyeye çıkartacağımıza inanıyorum. İsmail Ceyhan Sayın başkan, değerli konuşmacılar genel olarak ısı yalıtımını konu olan toplantımıza katıldığınız için teşekkür ediyorum. Dergimiz kanalı ile ortaya koyduğunuz görüşlerin okurlarımız açısından faydalı olmasını umuyorum.
İlginizi çekebilir... Pratik ve Çözüm Üreten Bitümlü Örtülerde Çeşitlilik ArtıyorGelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda dünya genelinde yapıların ve inşaat tekniklerinin değiştiğini gözlemliyoruz. Bu değişimlere bağl... Üzeri Kumlu Her Membran, Proof Membran DeğildirPiyasada ticari adı proof olan çift yüzü polietilen kaplı bazı membranlar ve bir yüzü kumlu diğer yüzü polietilen film kaplı viyadük membranları,proof... Su Yalıtımsız Bina Sismik Performansını SürdüremezBinanızın statik hesapları ve zemin etüdleri mükemmel bir şekilde yapılmış, uygulaması en kaliteli malzemelerle ve üst düzey işçilikle yapılmış olabil... |
|||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.