Yalıtım Dergisi 188. Sayı (Kasım-Aralık 2019)

20 Yalıtım / Kasım - Aralık 2019 yalitim.net lüğüne geri döndük. İhracat için de aynı durum söz konusu olup hem 2011 hem de 2018 Ekim-2019 Ekim aralığında yıllık olarak 21,6 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. Baktığımızda, küçülüyoruz ama 8-9 yıl öncesi büyüklük kadarız diyebiliriz. Bu tablodan memnun olmamız lazım ancak 2011’de nüfus 73 milyondu, 2018’de 82 milyon oldu. Nüfus 10 milyon artmış durumda. Sadece Marmara Bölgesi nüfusu 4 milyon artmış. Hem konut hem de sosyal ihtiyaçlar artmış. Aynı ekonomik büyüklüğü daha fazla insanın paylaşması ülke- mizi sadece daha fazla fakirleştirecektir. Büyümenin kaynağını üretemezsek, geleceğinizi borçlanarak ihtiyaçları karşılamak zorunda kalırız. Tasarruf ise, ülke olarak beceremezsek de her alanda kaçınılmazdır, bu nedenle söyleşimizin konusu olan yalıtım, hayati derecede önemlidir. 2011’de istihdam gücü 25 milyondu, 2018’de ise 32 mil- yon oldu. 7 milyonluk bir artış söz konusu. Yani neredeyse her yıl 1 milyon kişinin istihdama katılımı olmuş. 2011’de işsizlik 2,5 milyondu, 2018’de 4,5 milyona yükseldi. İşsizlik de 2 milyon arttı. 2010’da kentleşme oranı yüzde 75’ti. Altyapı, üstyapı, sosyal yapı yatırımları dünyadaki gibi ülkemizde de devam etti ve 2018 yılında kentleşme oranı yüzde 80 oldu. 2023’te kent- leşme oranının yüzde 85 olacağı öngörülüyor. 2030 yılında dünyada, her birinde 10 milyondan fazla kişinin yaşayacağı 41 megaşehir olacak. 2050’de şehir merkezleri fazladan 2,5 mil- yar insan barındıracak. Zaten istihdamın sağlanması, nüfusun, kentleşmenin yönetilmesi için ekonomik olarak tekrar 2011 yılına dönmemiz ülkeyi büyütmez, küçültür. 2018 tecrübesi de gösterdi ki, yüzde 2,6 büyüme Türkiye’ye yetmedi. Önümüzdeki 3 yıla bakarsak, gelişmiş ülkeler yüzde 2-3 bandında büyüyecek. Gelişmekte olan ülke- ler de yüzde 4-5 bandında büyüyecek. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Rekabet edeceksek bizim yüzde 4-5’in üzerinde büyümemiz gerekir. Gelişmekte olan rakiplerimizin yüzde 4-5 büyüme hedefi varken yüzde 2-3 büyümemiz, bizi sadece geriye götürür. İnşaat malzemeleri sanayisi, gerek toplam üretim, dış tica- ret ve istihdamdaki payı, gerekse diğer sektörlerle yakın ilişkisi sebebiyle ülkemiz için stratejik önem arz eden sektörlerden biri. İnşaat sektöründeki gelişmeler, yan ve alt sektörlerle birlikte geniş bir ekonomik ve sosyal alanı doğrudan etkiliyor. Türkiye olarak inşaat malzemesi üretiminde dünyanın en büyük 5 ülkesinden biriyiz. Küresel Rekabet Endeksi’nde yer alan 140 ülkenin 115’ine ihracat gerçekleştiriyoruz. Almanya, İngiltere, ABD’nin yanı sıra Orta Doğu’da İsrail ve Irak en önemli pazarlarımız… Bu ülkeler ile birlikte Çin, Romanya, Fransa, Yemen ve İtalya; 2018 yılında en çok ihracat yaptığı- mız ilk 10 ülkeyi oluşturuyor. Dış pazarda ‘Türk Malı’ inşaat malzemelerine çok güveni- liyor. Türkiye inşaat malzemeleri sanayicileri olarak, Batı’nın standartlarıyla üretip Doğu’nun fiyatlarıyla rekabet ediyoruz. 2014’te 23,1 milyar dolara kadar yükselen ihracatımız, 2015 yılında 18,6 milyar dolara geriledi. 2016’da 16,8 milyar dolara kadar düştü. 2017 yılında ihracatımız yüzde 9,6 artış ile 18,4 milyar dolara ulaştı. 2018 yılında ise ihracat artışı hızlandı ve yüzde 17’lik bir artış ile inşaat malzemesi sanayi ihracatımız 21,5 milyar dolar oldu. Böylece Türkiye’nin top- lam ihracatı içinde inşaat malzemeleri sektörünün payı yüzde 12,7’ye ulaştı. 5 yıl önce 23 milyar dolarlık ihracata ulaşmayı başarmış bir sektör olarak, şimdi tekrar 21,6 milyar dolarlık ihracat seviyesini yakalamış durumdayız. 2020’de inşaat malzemesi sanayicileri olarak 23-24 milyar dolar seviyesine ulaşacağımıza inanıyoruz. İnşaat sektörünün ise 2019 yılındaki küçülme ardından 2020 yılında yeniden büyümeye başlayacağını öngö- rüyoruz. Ülkemizin inşaat malzemelerinin kalite açısından dünya çapında bilinir ve güvenilir bir konumda olması, bizi küresel ticarette emin adımlarla ilerlemeye teşvik ediyor. Dış ticaret rakamlarına baktığımızda da bu tezin, istatistiklerle doğrulan- dığını görüyoruz. İstatistikler bize küresel anlamda bir zoru daha başardığımızı gösteriyor. Ekonomik dalgalanmadan etkilenen yalıtım sektörü de sıkıntılı bir yılı geride bırakıyor. 2020’de inşaat sektörü- nün hareketlenmesiyle yalıtım ürünleri üretimi ve yalıtım uygulamaları da artacaktır. Aynı zamanda binalarda ısıtma ve soğutma amacıyla tüketilen enerjinin artık farkında olan kamunun desteği, kamuoyunun da yalıtıma yönelik algısının artmasıyla, yalıtım sektörünün hızla gelişeceğine inanıyoruz. İZOCAM GENEL MÜDÜR YARDIMCISI DORUK ÖZCAN Ü retim kapasitemizi ve ürün çeşitliğimizi piyasanın ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirip, artırarak, sektördeki mevcut konumumuzu ilerletmeyi hedeflediğimiz bir yıl oldu. Bu yıl üretim teknolojilerimizi güncelleme ve modernizasyon ile kapasite artımı çalışmalarına odaklandık. 2019 yılında attığımız adımların bize önümüzdeki yıllarda, sürdürülebilir bir büyüme ve rekabet avantajı getireceğine inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde öncelikli hedefimiz, üretim kapa- sitemizi ve ürün çeşitliğimizi piyasanın ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda artırarak, sektör içerisindeki mevcut konumu- muzu güçlendirmek. Yılın ilk 9 ayını değerlendirdiğimizde ilk 2 çeyreğin inşaat sektörü ve çimento, inşaat malzemeleri üreticileri gibi sek- törler için durgun geçtiğini, inşaat ruhsatlarında yüzde 60 oranında daralma olduğunu görüyoruz. Bu dönemde konut satışları yüzde 22’ye düştü. Ayrıca, çimento sektöründe yüzde 50’ye yakın daralma yaşamdı. Üçüncü çeyrekte ise az da olsa bir hareketlenme yaşandı. Uzun bayram tatillerine rağmen YIL SONU DEĞERLENDİRMELERİ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=