Yalıtım Dergisi 186. Sayı (Eylül 2019)
Yalıtım / Eylül 2019 19 yalitim.net NIĞDE, KARA HARP OKULU VE HOLLANDA... “Mezun olduktan sonra, genel müdürün tavsiyesi ile Niğ- de’deki çimento fabrikasında işletme mühendisi olarak işe başladım. Niğde’de geçirdiğim on ayın ardından Ankara’daki Kara Harp Okulu’nda yedek subay olarak askerlik hizmetimi tamamladım. Bu dönemde, akademisyen olma yönünde bir istek de duyuyordum. Askerliğimin bitiminin ardından 1979 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlı Sakarya Mühendis- lik Fakültesi’nde asistan olarak göreve başladım. Sakarya’daki görevim devam ederken aynı zamanda İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nde Hava Kirliliği üzerine doktora da yapıyordum. Bu süre zarfında, yeni kurulan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından yayınlanan bir yönetmelikle, kişilerin bulunmuş oldukları üniversitede üç yıl süresince yardımcı doçentlik yapamayacağı yönünde bir düzenleme getirilmişti. Bunun üzerine ben de 1983 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak göreve başlamıştım. Üniversitede çevre laboratuvarının sorumluluğu benim üzerimdeydi. Laboratu- var, özel sektör kuruluşları, kamu kurumları ve öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek özelliklere sahipti. Yurt dışında da geliştirdiğimiz işbirlikleri nedeniyle çok kirli suların arıtılmasını içeren bir program kapsamında üç ay Hollanda’da bulunmuş- tum. Bu çalışma süresince uluslararası normlarda üç adet de makale kaleme almıştım...” AMACIMIZ ÇEVRE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ KURMAKTI “Yıldız Teknik Üniversitesi’ne başladığım yıl, okul bünye- sinde Çevre Mühendisliği Bölümü bulunmuyordu. Bu nedenle bölümün açılmasına katkı sağlaması için İnşaat Fakültesinde ‘Çevre Kirliliği’ isminde bir ders veriyordum. Amacımız üniver- site bünyesinde bir Çevre Mühendisliği Bölümü oluşturmaktı. Yapmış olduğumuz iki yıllık çalışma sonrası, 1985 yılında Çevre Mühendisliği Bölümü açılmıştı. Buradaki çalışmalarım sonucu 1989 yılında doçent, 1995 yılında da profesör unvanı almıştım...” CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYIP ERDOĞAN’I BILGILENDIRMIŞTIK “1993 yılında yerel seçimler öncesinde Prof. Dr. Nevzat Kor hocamız tarafından bir davet almıştım... Benim dışımda birkaç akademisyenin de davet edildiği toplantı, partilerin adaylarının belli olduğu gün düzenlenmiş ve toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan da katılmıştı. Toplantıya katılan tüm akademisyenler olarak aday olan Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul’un çevre sorunlarına ilişkin detaylı bir şekilde bilgilendirmiştik. Seçimlerin ardın- dan Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanı olarak göreve geldiğinde, hava kirliliği üzerine doktora yapmış olmamdan ötürü İstanbul’daki hava kirliliği konusuyla benim ilgilenmemi istemişti. O dönemde, bir eğitimci olduğumdan ve bürokra- siyle ilgili bilgimin yetersizliğinden göreve başladığımda bu konularda bilgi sahibi uzmanlarla çalışmayı tercih etmiştim. Kamudaki tüm yöneticilere de bu şekilde çalışmalarını öneri- rim. Çünkü halktan alınan vergi, harç, kira, bağış ve benzeri gelirler, kamu kurum ve kuruluşları için bir emanetti. Ema- netin şeffaf, sorgulanabilir, hesap verilebilir ve adaletli şekilde harcanması benim için esastı. Ayrıca, doğru iş yapmak için istişare çok dikkat edilmesi gereken bir konu...” İBB ÇEVRE KORUMA VE GELIŞTIRME DAIRE BAŞKANLIĞINA GETIRILDIM “Göreve başladıktan kısa bir süre sonra, İstanbul’da bir ‘Kömür Hali’ kurulması istendiğini öğrenmiştim. Bu durumun şehirdeki hava kirliliğini daha da artırma potansiyeline sahip olduğunu bildiğimden, karşı çıkmış ve görevden ayrılmak istemiştim. Bu samimi tepkim, Belediye Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ciddiye alınmış ve Çevre Daire Başkanı olmam teklifiyle başka bir boyuta taşınmıştı. 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Çevre Koruma ve Geliş- tirme Daire Başkanı olarak göreve başladığımda, sorunların başında hava kirliliği, çöp dağları, lağım kokan bataklık Haliç, ağaçsızlık ve su konuları geliyordu. Hava kirliliğinden ötürü insanlar maskeyle sokağa çıkmaya başlamıştı. Ümraniye’de bir çöplükte, halk arasında patlama olarak bilinen bir facia meydana gelmişti. Ciddi ihmaller vardı. Haliç bataklık halin- deydi ve bölgede yoğun bir kokuya neden oluyordu. Bu önemli sorunların büyük bir çoğunluğuyla bizzat ilgileniyordum. Dönemin diğer bir sorunu olan su sıkıntısıyla da İSKİ Genel Müdürlüğüne getirilen Prof. Dr. Veysel Eroğlu ilgileniyordu. Göreve geldiğimizde mevcut sorunları belirlemek üzere üni- versitelerle birlikte yoğun çalışmalar yapıyorduk. Öncelikle bir durum tespiti gerekiyordu. Bu çalışmalarda mevcut sorunların nasıl çözüme kavuşturulacağı konusunu uzman kişilerle görüş alış verişinde bulunuyorduk. Bu çalışmalar yaklaşık olarak bir yıl kadar devam etti ve belli bir aşamaya ulaştırıp, uygulama konusunda yol haritasını da belirledikten sonra, 1996 yılında hazırlanan planları hayata geçirmeye başlamıştık...” İSTANBUL’DA HAVA KIRLILIĞI, DOĞALGAZ VE KÖMÜR... “O yıllarda çok uzun bir süre İstanbul’da yoğun bir hava kir- liliği yaşanmasına rağmen veriler o zamanki Sağlık İl Müdür- lüğü tarafından gizlenmiş, kamuoyu bu bilgilerden uzak kal- mıştı. Göreve gelir gelmez tüm verileri açık bir şekilde kamu- oyuyla paylaşmıştım. Sonrasında İl Sağlık Müdürlüklerinin yapmış olduğu ölçümler konusunda incelemelerde bulunmuş ve hatalar olduğunu gözlemlemiştik. Şu an Türkiye’nin 330 noktasında uluslararası normlarda yapılan ölçümün benzerini 95’lı yıllarda İstanbul’un 10 farklı bölgesinde hayata geçirmiş- tik. Ölçümler sonrasında kirliliğin yüksek olduğu bölgelere doğalgazın öncelikli olarak ulaştırılmasını sağlamıştık, ancak
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=