Yalıtım Dergisi 184. Sayı (Temmuz 2019)
22 Yalıtım / Temmuz 2019 yalitim.net SATIŞ KAYGISI TAŞINMAMALI “Yöneticilerin müşterilerinden korkmaması ve satış kay- gısı taşımamaları gerektiğini düşünüyorum. Satış kaygısı taşındığında fiyat geliştirememeye ve kazanamamaya baş- larsınız. Kazanamadığınız yerde de yatırım, eğitim ve Ar-Ge yapamazsınız. Şirketlerin muhakkak kazanması gerekiyor. Kazanabilmesi için de yöneticilerin fiyat odağından ziyade satışı nasıl gerçekleştireceklerini ortaya koymaları şart. İskontolarla veya fiyat düşürme politikalarıyla satış yapılmaz. Yöneticinin, işin gerektirdiği karlılığı ve kar marjı neyse bunu koruyabil- mesi gerekiyor. Kazanırsa ancak o zaman şirket markasını bir yere taşıyabilir, eğitim faaliyeti düzenleyebilir, sponsor olabilir, fuara katılabilir, tanıtıma bütçe ayırabilir ve kalifiye elemanla çalışabilir...” PATRONLUK BABADAN OĞULA GEÇMEMELI “Patronlar ise şirketlerinin yönetiminin bir imparatorluk- taki gibi babadan oğula geçen bir şey olmadığının ayırdına varmalılar. Bir padişah, imparatorluk kurmuş ve çok akıllı ola- bilir fakat çocuğun da aynı özelliklere sahip olduğu düşüncesi bence yanlış bir öngörü. Dolayısıyla ikinci kuşağın eğitimini tamamladıktan sonra öncelikle başka kurumsal firmalarda tecrübe kazanması ve potansiyelinin ortaya çıkarılması gere- kiyor. Maaş, mesai, personel, amir, patron gibi şeyleri farklı bir ortamda görmeli. Sonrasında, kendi şirketlerinde başarılı olabilecekleri kademelere gelmeliler. Ayrıca iş sahiplerinin, profesyonel yöneticiler biraz ön plana çıktığında ‘Sen mi patronsun, ben mi’ tartışmasına girmemesi de gerekiyor. Patronların seçtikleri yöneticilere güvenmelerini, süre ver- melerini, bir karar aldılarsa onda biraz olsun ısrar etmelerini öneriyorum. Geri planda kaldıklarını düşünmemeliler. O zaman şirketlerinin çok daha başarılı, kendilerinin de daha kazançlı bir noktaya geldiğini görecekler. Belki onlar da kendilerine vakit ayırıp, derneklerde, STK’larda görevler alarak bu eksikliği tamamlayabilirler. Birçok şirket de böyle yapıyor zaten...” MEDICI PRENSLIĞINDEN DE ÖDÜL ALMIŞTIM “İş hayatım boyunca Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri kap- samında Yılın Profesyoneli seçilmemle birlikte birçok gurur yaşadım... Bunlardan birisi ve en önemlisi ise dünyanın en eski prensliği olan İtalyan Medici Prensliği tarafından sunu- lan ‘Zamansız Liderlik Ödülü’nü Türkiye’den İshak Alaton ile birlikte almamdı. Markalaşma ve kreatif inovasyonlar konu- sunda verilen bu ödüle layık görülmek benim için çok büyük bir sürprizdi. Ayrıca İshak Alaton ile birlikte almak da bana başka bir gurur yaşatmıştı...” MÜŞTERIYLE BIR ÇAY İÇMENIN DEĞERI HALÂ BAMBAŞKA “Yapı malzemeleri sektöründe de sosyal medya, internet, online alışveriş gibi konular sık sık gündeme geliyor. Doğrudan tüketici ürünleri pazarlayan sektörlerdeki işler artık dijitalleş- mek mecburiyetinde. Fakat B2B iş yapan inşaat malzemeleri sektöründe iş biraz daha farklı. Bir gömlek veya bir paket deterjan dijital ortamdan rahatlıkla alınabilir fakat mimara, mühendise, ustaya veya ruhsatı onaylayacak bir belediye elemanına anlatılması gereken bir yapı malzemesinde bu mümkün değil. Dolayısıyla işlerimizin büyük kısmını dijitalleş- tirmiş olsak bile sektörümüzde bazı şeyler yine birebir insan ilişkisine dayanıyor. Günümüzde bu ilişkiler ile dijitalleştirmeyi yan yana getirmenin yollarını aramak lazım. Şirketinizden bir yetkilinin gidip müşterinin yanında bir çay içmesinin değeri ve anlamı hala bambaşka...” PROJEYI OKUYABILIRIM “Çalıştıkça enerji topluyorum, fikir ürettikçe dinamik kalı- yorum. Mesela uzun yıllardır yapı malzemeleri sektöründe çalıştığımdan belki bir mimar kadar olmasa bile yapılan işten anlar, projeyi okuyabilir, çizilirken destek olabilirim. Tasarım yapılırken, bir yaşam konsepti oluşturulurken değişik fikirler sunabilirim...” STATLARDA BIR ARADA MAÇ SEYREDILEN GÜNLERI ÖZLÜYORUM “Sosyal medyada yokum... Hiç ilgimi çekmiyor. Sürekli birileriyle gereksiz iletişim halinde olmak hoşuma gitmiyor. İstediğim kişilerle istediğim miktarda iletişimde olmayı tercih ediyorum. Diğer taraftan izleyici olarak futbolla ilgileniyo- rum. Galatasaraylıyım. Fanatikliğin pozitif sınırındakilerdenim. Gençliğimdeki derbi maçlarda bir arada maç seyrettiğimiz günleri çok özlüyorum. Yarı yarıya taraftarların doldurduğu o statlardaki çekişmeler, atışmalar ne güzeldi. Sahadaki fut- bolcular da kendi taraftarlarından aldıkları enerjiyle daha bir güzel oynarlardı. Yanlış yönetimler nedeniyle o günler maa- lesef geride kaldı. Taraftar tel örgülere hapsedildi. Umarım bu güzel günlere geri döneriz...” PORTRE & RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=