Yalıtım Dergisi 104. Sayı (Kasım 2012)

36 YALITIM • KASIM 2012 Yalıtım: Sürdürülebilirlik, eko- loji ve Yeşil Bina gibi tanımlar son dönemde üzerinde durulan kavram- lar oldular... Bununla birlikte Yeşil Bina kavramı içerisinde çok önemli olan “yalıtım” biraz arka planda kaldı gibi görünüyor. Bu yönde ne tür stra- tejiler izlemeyi düşünüyorsunuz? Yalıtımın sürdürülebilir binalarda yeri neresidir? Ferdi Erdoğan: Beyaz eşyalar 15-20 yıl önce tartışılamayacak dere- cede çok enerji harcıyordu. Gelinen noktada beyaz eşyada sağlanan enerji tasarrufu çok önemli hale gelmesine rağmen binalarda ısı yalıtımının sağ- ladığı verimlilik ve tasarrufun oldukça gerisinde kalıyor. Beyaz eşyaların yılda sağladığı enerji tasarrufunun 7-8 katı tasarrufu biz binalarda ısı yalıtımıyla öneriyoruz. Aydınlatma da aynı şekilde. Beyaz eşya sektörüyle aydınlatma sektörü, halk tarafından en çok tasarruf sağlayan alanlar olarak algılanıyor. Fakat insanlarımız, bina ısı yalıtımının sağladığı tasarruftan ve konfordan habersiz. Beyaz eşyada A, B, C, D diye giden ve enerji tasar- rufunu simgeleyen bir sınıflandırma var. İnsanlar artık A sınıfı beyaz eşya alıyor. Aynı sınıflandırma konutlarda da var. Fakat insanlar bu konuda A, B, C sınıfı ev arayışı içine girmiyor. İnsanlar, yalıtımlı bir binada A sınıfı beyaz eşyadan çok daha fazla tasar- ruf edileceğini bilmiyor. Gürültüden, romatizmadan şikâyet ediyorlar, ateş pahası gelen doğalgaz faturalarından şikâyet ediyorlar ama bunu ortadan kaldırmanın kolay yolunun, yani kon- forlu bir hayatın yalıtımlı bir bina ile kolayca elde edileceğinin farkında değiller. En önemli şey, insanların kendilerini en azından A sınıfı buz- dolaplarına koydukları meyve-sebze kadar kıymetli hissetmesi ve kon- forlu binalarda yaşamayı talep etme- leridir. Konfordan kastım lüks değil, güvenli ve sağlıklı yaşama koşulla- rından bahsediyorum. Konforu, yalı- tım uygulamalarıyla gecekondu gibi sadece barınma ihtiyacını karşılayan evlerde de sağlarsınız; havuzlu, fit- ness center’li, özel otopark ve güven- likli, lüks diye tanımlanan sitelerde de sağlarsınız. Lüks donanım tek başına konfor sağlamaz. Diğer taraftan bir başka gerçek daha var... Türkiye’nin satın alma gücü ve milli gelirin dağılımı iyi gözüküyor ama reel hayatta bu böyle değil. Vatandaş kredi kartıyla yaşıyor. Dolayısıyla halkın büyük bir kesimi, konforlu bir konuta ulaşma hayalini bile kuramıyor; çünkü ulaşılmaz olarak görüyor. Devlet, ekonomiyi canlandırmak için ve ülke sathına yaymak için sanayiciyi teşvik ediyor. Sanayicinin üzerindeki vergi yükünü hafifletiyor. Sanayiciler yatırım yap- sın ama ürettiği ürünü satın alacak bir kitleye de ihtiyacı var. Bu kitle hepimiziz. Devletin, sanayici kadar tüketiciyi de teşvik etmesi gerekiyor. Örneğin A sınıfı binaya geçmeyi talep eden vatandaşların dolaylı vergileri kaldırılmalı ya da kademeli olarak azaltılmalı. Devlet, finansman model- leriyle ve ödenebilir maliyetle tüke- ticiyi teşvik etmeli. Burada kazanan sadece vatandaş değil, aynı zamanda hem devletimiz hem de sanayici ola- caktır. Yalıtım: Dernek olarak devletten başka beklentileriniz nelerdir? Ferdi Erdoğan: Devletimizin bizi kendisinin, halkın ve iş hayatının bir parçası olarak algılaması ve bizi ister ilgili konularda danışman olarak ister piyasa denetim ve gözetiminde destek kuruluş olarak, isterse eğitim ve sertifikalandırma kurumu olarak kullanması ya da tümü üzerinden bizi ve benzer STK’ları görevlendir- mesi en büyük beklentimiz. Bizim de hükümetimiz gibi planlarımız ve vizyonumuz 2023’e endeksli. Aynı amaçlarla çalışıyoruz. Devletin ayrı bir parçası değiliz. Sektörümüzün AB normlarında oluşmuş bilgi ve dene- yimlerinden yararlanılması ve etkin olarak istifade edilmesi ve sonuçta en yüksek katma değerin elde edilmesi gerekiyor. Yalıtım: Yalıtım sektöründe son dönemde yüksek derecede yalıtım yapan sıva ve kimyasal ürettiğini beyan eden birçok firma ortaya çıktı... Bu konudaki görüşleriniz nelerdir? Ferdi Erdoğan: Ben İZODER’in başkanıyım ama aynı zamanda 1966 yılından beri üretim yapan büyük bir harç ve sıva markasının da Genel Müdürüyüm. Yani bu konudaki tek- nolojiyi ve sektörü firmam da çok bilir, ben de çok iyi bilirim. Sıva sektörü, bugünkü bilgilerle en fazla ısı yalıtımı konusunda katkı sağlayabilir. Bir yandan AB’yi ken- dimize örnek alırken, bir yandan onların sınıflamalarına giren ürünleri reddederek kendimize göre yeni ürün modelleri geliştirmemizin, küresel endüstride kabul ve talep görmesi gerekir. Bunu reddedip ve lokal kala- rak, ben yaptım oldu mantığı bizi bilimsel bakış açısından uzaklaştırır ve tüketiciyi de yanlış yönlendirir. Üretimde, kalitenin başına “düşük” gelmeyecek, beyanın başına “yanlış” gelmeyecek, kayıtın sonuna “dışı” gelmeyecek. Dolayısıyla “haksız reka- bet” olmayacak. Kısa vadede bakarak bunun bir marifet gibi ortaya koyar- sanız ömrünüz de kısa vadeli olur ve alternatifi olarak kıyaslandığınız uluslararası kabul ve onay görmüş ürünlerin yanında çok ilgi görmez. Dünyada özellikle yapı kimyasal- larına hammadde üreten firmaların ilk 5’inin Ar-Ge’ye ayırdığı pay, tah- “İnsanlar, yalıtımlı bir binada A sınıfı beyaz eşyadan çok daha fazla tasarruf edileceğini bilmiyor.” röportaj

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=